13 Şub 2018 için arşiv

!f Ankara’da Hangi Filmleri Seçelim – 2018 / Bölüm 1

Her yıl olduğu gibi !f Ankara bu yıl da Cinemaximum Armada’nın iki salonunda yapılacak. Festivalin Ankara ayağındaki her filmin sadece bir gösterimi var. Dört gün boyunca, her seansta karşı karşıya gelen iki filmden birini seçmemiz gerekiyor. Yaptığım ön çalışma ve kendi beğenilerim doğrultusunda bir seçim yapmaya çalıştım. Umarım Ankaralı sinemaseverlere de yardımcı olur.

İlk günden başlayalım:

1 Mart Perşembe:

12:30 – A Ciambra
13:00 – Druga Strana Svega / Her Şeyin Diğer Yanı

a-ciambra

Festivalin ilk gününde seçim yapmamız gereken filmlerden biri İtalya’nın Oscar adayı olan A Ciambra. Filmde 14 yaşında, abisine hayran bir gencin büyüme hikâyesi anlatılıyor. Abisinin ortadan kaybolması üzerinde onun rolünü kendisi üstlenmek zorunda kalıyor. Her Şeyin Diğer Yanı ise, Sırbistan’dan gelen bir belgesel. Yönetmen, annesinin evinde 70 yıldan beri kilitli olan bir kapı üzerinden yola çıktığı filmde, ülkesinin tarihine çarpıcı bir bakış atıyor.

Her ne kadar A Ciambra’nın Türkiye dağıtımcısı olsa da henüz vizyon tarihi belirlenmiş değil. Bu nedenle daha bol ödülü olan ve konusu da daha çok ilgimi çeken bu filmi tercih ediyorum. Hem Martin Scorsese de sevdiğini söylemiş. Ama özellikle Balkan tarihine özel bir ilgisi olanlar diğer filmi de tercih edebilirler.

—————————–

15:00 – The Distant Barking of Dogs / Uzakta Havlayan Köpekler
15:30 – Jane

jane

Bu seansta karşımızda iki belgesel film var. Uzakta Havlayan Köpekler, Ukrayna’da, savaşın tam ortasında, babaannesi ile beraber yaşayan bir çocuğu konu ediyor. Filmciler bu çocuğu bir yıl boyunca takip etmişler. Jane ise gençliğinden beri Afrika’da şempanzeler ile ilgili çalışmalar yapan Jane Goodall’ın hayat hikâyesi. Aslında çok daha klasik bir belgesele benziyor ama pek çok kaynakta yılın en iyi belgeselleri arasında adı anılıyor. Onlarca da ödülü var. Hatta, Oscar’a aday olmasına da kesin gözüyle bakılıyordu ama olmadı.

Her iki filmin de Türkiye dağıtımcısı yok. En azından şimdilik. Bu nedenle aklım diğer salonda kalacak olsa da tercihim Jane. Aldığı övgüler yerinde miymiş, bir de kendimiz görelim bakalım.

—————————–

17:00 – Yüzleşme
17:30 – Displaced / Arafta

displaced

Yine karşımızda iki belgesel var. !f Yeni bölümünden gelen bu iki belgesel de dikkat çekici yapımlar. Yüzleşme, meme kanseri teşhisi konulmuş 7 farklı kişinin hayatlarına bakıyor. Onların bu hastalığı kabullenme, onun üstesinden gelme çabalarını anlatıyor. Arafta ise, pek çok insanın İstanbul’dan, hatta Türkiye’den ayrılma hayali kurduğu günümüzde, yurtdışındaki 4 Türk kökenli gencin İstanbul’a geri dönme serüvenini ele almış.

Görüldüğü kadarıyla, her iki belgesel de ele aldıkları konuyu, farklı insanların hikâyeleri ile inceleyen yapımlar. Bu nedenle sinema anlayışı olarak yakın filmlere benziyorlar. Hangi belgeselin konusu daha çok ilginizi çekiyorsa onu tercih edebilirsiniz diyelim. Benim tercihim, Arafta.

—————————–

19:00 – Last Flag Flying / Son Kahraman
19:30 – The Nile Hilton Incident / Esrarengiz Cinayet

the-nile-hilton-incident

Bu seansta karşımızda farklı açılardan ilgi çekici iki film var. Aslında ikisinin de ülkelerinin o dönem yaşadıklarını arka plana koyarak hikâyelerini anlatan filmler olduklarını söylemek mümkün. Son Kahraman, Vietnam’da görev yapmış üç karakteri karşımıza getiriyor. Aradan yıllar geçmiş ve bu üç eski arkadaş, aralarından birinin Irak’ta hayatını kaybeden oğullarının cenazesi için bir araya gelmişler. Film özellikle, Steve Carell, Bryan Cranston, Laurence Fishburne üçlüsü ile dikkat çekiyor. Yönetmenin Richard Linklater olduğunu da atlamamalı elbette. Filmin, bir anlamda, yıllar öncesinden gelen The Last Detail’ın devamı olduğunu da söyleyebiliriz.

Esrarengiz Cinayet ise, temelde bir dedektiflik öyküsü. Kahire’de Nil Hilton otelinde işlenen bir cinayeti çözmeye çalışan bir dedektifi getiriyor karşımıza. Ama filmi dikkat çekici yapan Arap Baharı’nın tetikleyicilerinden Tahrir Meydanı ayaklanmasının hemen öncesinde geçiyor olması. Bu dedektiflik öyküsünün içine ister istemez ülkenin içinden geçtiği dönem de dâhil oluyor.

Eleştirilere bakıldığında Son Kahraman, biraz daha iyi bir film olarak duruyor. Her iki filmin de Türkiye dağıtımcısı mevcut (hatta ikisininki de Filmartı). Bu nedenle gösterime girmeleri beklenebilir. Son Kahraman’ın vizyon şansını daha fazla gördüğüm için tercihimi Esrarengiz Cinayet yönünde kullanıyorum.

—————————–

21:30 – How To Talk To Girls At Parties / Partilerde Kız Tavlama Sanatı
22:00 – Mudbound / Savaştan Sonra

how_to_talk_to__girls_at_parties_h_2017

Bu kez iki bambaşka film arasında seçim yapmamız gerekiyor. Partilerde Kız Tavlama Sanatı, arka planına Londra’da punk müziğin ilk çıkış dönemlerini alan bir romantik komedi, aynı zamanda bir müzikal, aynı zamanda bir bilim-kurgu. Nasıl yani, dediğinizi duyar gibiyim. Ama filmin uyarlandığı hikâyenin yazarının Neil Gaiman, filmin yönetmeninin de John Cameron Mitchell olduğunu duyunca kafalarda bir şeyler canlanabilir. Belli ki epey uçuk bir film var karşımızda.

Savaştan Sonra ise Türkçe adından da anlaşılabileceği gibi bir savaşın sonrasında geçen bir hikâyeyi konu ediyor. Söz konusu savaş 2. Dünya Savaşı. Bu savaşta kahramanlık gösteren siyahi askerler ülkelerine döndüklerinde ırkçılığın halen devam ettiğini görüyorlar. Film, bu ortamda biri beyaz, biri siyahi iki ailenin hikâyesini anlatıyor. Bu yılın Oscar’larında sıkça adı geçen filmlerden.

Filmler arasında seçim yapmaya gelince. Her iki filmin de Türkiye dağıtımcısı var, hatta gösterim tarihleri bile belli. Aldıkları eleştirilere bakarsak Savaştan Sonra’nın daha iyi bir film olduğu görülüyor. Ancak onu zaten izleyeceğimize kesin gözüyle bakarak tercihimi Partilerde Kız Tavlama Sanatı’ndan yana kullanıyorum.


Kategoriler

Arşiv

Twitter’da ben…

Blog Stats

  • 301.306 hits
Şubat 2018
P S Ç P C C P
 1234
567891011
12131415161718
19202122232425
262728  
Sinema Manyakları blog'u Hasan Nadir Derin tarafından hazırlanmaktadır.

%d blogcu bunu beğendi: