Aralık 2012 için arşiv



Gezici Festival’de Bugün: 3 Aralık Pazartesi

https://pbs.twimg.com/media/A9LMd1tCIAAwxz0.jpg:large

kızılay büyülü fener sineması – salon 1

12.15 lal gece reis çelik

türkiye, 2012, 35mm, 91’, türkçe; ingilizce altyazılı

ödüller Kristal Ayı Berlin • En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Kadın Oyuncu Nürnberg • En İyi Film Würzburg • Özel Mansiyon Buster • En İyi Erkek Oyuncu, İzleyici Ödülü Adana • En İyi Asya- Ortadoğu Filmi Tokyo • En İyi Film, En İyi Yönetmen Brüksel • En İyi Yönetmen Malatya

Lal Gece, kaba kuvvet, cinsiyet ve silah zoruyla sahip oldukları iktidarı kanunsuzluk pahasına korumak için feodaliteden vazgeçmeyen ataerkil toplumlarda erkeklerin de kendi kurdukları düzenin birer kölesi olduğunu gösteriyor –Alin Taşçıyan

14.30 düşler diyarı benh zeitlin

abd, 2012, 35mm, 92’, ingilizce; türkçe altyazılı

ödüller Altın Kamera, Genç Bakış Ödülü, Fipresci Ödülü, Kiliseler Birliği Özel Mansiyonu Cannes • Jüri Büyük Ödülü, En İyi Görüntü Sundance • En İyi Yönetmen Seattle • İzleyici Ödülü: En İyi Film Los Angeles • Büyük Ödül, Umut Veren Yeni Yönetmen Ödülü Deauvillle

Dış dünyayla ilişkisi kesilmiş, su baskını tehdidi altındaki küçük ve fakir bir topluluk hayatta kalmak için çabalamaktadır. Hem toplumsal gerçekçi bir dram, hem büyülü bir masal, hem de uyarıcı bir ekolojik öykü. Düşler Diyarı birbirinin içine geçmiş üç güzel film.

 16.30 no pablo larraín

şili, abd, meksika, 2012, 35mm, 110’, ispanyolca; türkçe ve ingilizce altyazılı

ödüller Sanat Sineması Ödülü Cannes

Şilili diktatör Augusto Pinochet’nin 1988’de uluslararası baskı sonucu başkanlığını halk oyuna sunmasıyla ilgili gerçek bir öykü. Gael Garcia Bernal’in canlandırdığı reklamcı, muhalifler için hazırladığı kampanyayla sıradışı bir özgürlük hareketine imza atıyor. Zekice kotarılmış, komik ve sürükleyici bu politik gerilim, Şili’nin yabancı film Oscar adayı.

 18.45 araf yeşim ustaoğlu

Yönetmen Yeşim Ustaoğlu’nun katılımıyla.

türkiye, almanya, fransa, 2012 35mm, 124’, türkçe; ingilizce altyazılı

ödüller En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, En İyi Sanat Yönetmeni, Umut Veren Kadın Oyuncu, Umut Veren Erkek Oyuncu Adana • Siyah İnci Ödülü Abu Dhabi • En İyi Kadın Oyuncu Tokyo

Ustaoğlu, bu aykırı aşk ve cinsellik öyküsünü gayet olgun bir sinemayla ve büyük ustalara yakışır dokunaklı bir sadelikle anlatıyor. Film böylece dar ilişkiler çerçevesini aşıp, hızla değişen bir topluma tutulmuş bir aynaya dönüşüyor da denebilir. –Atilla Dorsay

 21.15 orada burada antonio méndez esparza

ispanya, abd, meksika, 2012, hdcam, 110’, ispanyolca; türkçe ve ingilizce altyazılı

ödüller Nespresso Büyük Ödülü Cannes • Özgürlük Ruhu Ödülü Kudüs • En İyi Film, En İyi Yönetmen Mumbai • Altın Kurt Ödülü Montreal • Özel Mansiyon Afi Fest • En İyi Yönetmen Selanik

Meksika’daki köyüne geri dönen bir ‘illegal’ göçmen işçinin karşılaştığı sorunlara ve hem Bush hem de Obama yönetimlerinin göçmen karşıtlığının zalimliğine ilişkin abartısız fakat etkili bir çalışma.

 kızılay büyülü fener sineması – salon 3

 19.00 domuzların kralı sang-ho yeun

güney kore, 2011, dcp, 97’, canlandırma korece; türkçe ve ingilizce altyazılı

ödüller NETPAC Ödülü, CGV Movie Collage Ödülü, En İyi Yönetmen Busan • Satoshi Kon Canlandırma Ödülü, Özel Mansiyon: En İyi İlk Film Fantasia

Çocukluk döneminde çekilen acılar ve okulda şiddet üzerine ürkütücü bir öykü. Domuzların Kralı kesinlikle çocuklara göre bir canlandırma filmi değil.

21.00 perşembeden pazara dominga sotomayor

şili, hollanda, 2012, dcp, 94’, ispanyolca; türkçe ve ingilizce altyazılı

ödüller Kaplan Ödülü Rotterdam • En İyi Film Indie Lisboa • En İyi Film Granada • En İyi Film New Horizons • En İyi Görüntü Yönetmeni Transilvania

Bir aile sabahın erken saatlerinde tüm hayatlarını derinden etkileyecek bir yolculuğa çıkar. Perşembeden Pazara, arka koltukta oturan kızın, bir yandan annesiyle babasının arasındaki ilişkinin bittiğini fark ederken diğer yandan da kendi çocukluğuna veda edip ergenliğe geçişini ustaca anlatıyor.

 alman kültür merkezi

9.30 Çocuk Filmleri: Hollanda

16.00 Larry Jordan 1

18.30 Larry Jordan 2

Gezici Festival’de Bugün: 2 Aralık Pazar

https://pbs.twimg.com/media/A9GCXJdCAAAth1F.jpg:large

kızılay büyülü fener sineması – salon 1

12.15 zerre erdem tepegöz

türkiye, 2012, hdcam, 80’, türkçe; ingilizce altyazılı

ödüller En İyi İlk Film, En İyi Yönetmen, En İyi Sanat Yönetmeni, Siyad En İyi Film Ödülü Antalya • En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Kurgu Malatya

Zerre sinemamızda uzun zamandır duymadığımız bir sesi yeniden duyurdu. İşçi sınıfından bireylerin hikâyeleri pek anlatılmıyor… Zerre başarılı görüntü ve sanat yönetimi, iyi oyunculuğu ve Dardenne Kardeşleri hatırlatan gerçekçiliğiyle sinemamızda eksikliğini hissettiğimiz yeni bir nefes. Erdem Tepegöz’ün yeni filmlerini merakla bekleyeceğiz. –Cüneyt Cebenoyan

14.30 kan akmalı – gizlice nazilerin arasında peter ohlendorf

Yönetmen Peter Ohlendorf’un katılımıyla

Almanya’da son dönemde sekiz Türk ve bir Yunanlı’nın Neo-Nazi’lerce öldürüldüğünün ortaya çıkmasıyla yeniden güncellik kazanan aşırı sağ terör ile ilgili çarpıcı bir belgesel. Yedi yıl boyunca Avrupa’nın değişik kentlerinde Neo-Nazi konserlerinin gizli çekimlerini yapan gazetecinin kimliği güvenlik nedeniyle açıklanmıyor.

16.30 all that jazz bob fosse

abd, 1979, 35mm, 123’, ingilizce; türkçe altyazılı

Tuncel Kurtiz’in sunumuyla

ödüller En İyi Kurgu, En İyi Müzik, En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Kostüm Oscar • Altın Palmiye Cannes • En İyi Kurgu Amerika Sinema Kurgucuları • En İyi Görüntü, En İyi Kurgu BAFTA Ödülleri • Avrupa Dışından Gelen En İyi Film Bodil Ödülleri

Yönetmeninin yarı otobiyografik özelliklerini taşıyan ama anlattıklarıyla izleyicisinin hayatla hesaplaşmasına yardımcı olan çok az film vardır. All That Jazz bunu başarabilen üç beş filmden biridir. Fosse’un başyapıtı, şov dünyasının samimiyetsizliğine vurgu yaparken yaratıcının kaybolmuşluğunun, yanlızlığının nasıl da mümkün olabileceğini gözler önüne serer. –Burak Göral

18.45 küf ali aydın

Yönetmen Ali Aydın’ın katılımıyla.

türkiye, almanya, 2012, hdcam, 94’, türkçe; ingilizce altyazılı

ödüller Geleceğin Aslanı Venedik • En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü Antalya • Gümüş İskender Selanik

Küf son derece politik bir öykü anlatmasına rağmen, politik bir film olarak tanımlanabilecek bir film değil. Daha çok acı, suçluluk duygusu ve başkasının acısına duyarsızlık üzerine bir film diyebilirim. Ali Aydın sinemamız için müthiş bir kazanç.      –Cüneyt Cebenoyan

21.15 siirt’in sırrı inan temelkuran, kristen stevens

türkiye, 2012, hdcam, 89’, türkçe; ingilizce altyazılı

ödüller Jüri Özel Ödülü, Jüri Özendirme Ödülü, En İyi Kurgu Adana • En İyi Belgesel Antalya

Güreşerek kazandığı parayla 13 kişilik ailesine destek olan genç Kürt kızı Evin Türkiye şampiyonudur. Kendi küçük kentinde bir kız olarak tek başına gidip ekmek alması mümkün değilken, dünya arenasında kendi yaratacağı geleceğe ulaşabilmesi için bir maçı kazanması yeterlidir.

kızılay büyülü fener sineması – salon 3

19.00 perşembeden pazara dominga sotomayor

şili, hollanda, 2012, dcp, 94’, ispanyolca; türkçe ve ingilizce altyazılı

ödüller Kaplan Ödülü Rotterdam • En İyi Film Indie Lisboa • En İyi Film Granada • En İyi Film New Horizons • En İyi Görüntü Yönetmeni Transilvania

Bir aile sabahın erken saatlerinde tüm hayatlarını derinden etkileyecek bir yolculuğa çıkar. Perşembeden Pazara, arka koltukta oturan kızın, bir yandan annesiyle babasının arasındaki ilişkinin bittiğini fark ederken diğer yandan da kendi çocukluğuna veda edip ergenliğe geçişini ustaca anlatıyor.

21.00 her türlü kuşkunun ötesinde bir yurttaş hakkında elio petri

Tuncel Kurtiz’in sunumuyla.

italya, 1970, dcp, 112’, italyanca; türkçe ve ingilizce altyazılı

ödüller En İyi Yabancı Film Oscar • Jüri Büyük Ödülü, Fipresci Ödülü Cannes • En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu David di Donatello • En İyi Film Edgar Ödülleri • En İyi Yönetmen, En İyi Öykü, En İyi Erkek Oyuncu İtalyan Ulusal Film Eleştirmenleri Sendikası • En İyi Yabancı Film Kansas City Film Eleştirmenleri Birliği Ödülleri

Bir polis metresini öldürür; cinayetin araştırılmasını da kendi yönlendirir. Güçlü karakteri ve konumu nedeniyle meslektaşları onu suçlu bulma konusunda aciz kalırlar. Bir katilin kusursuz çizilmiş anatomisi. Petri’nin faşizm karşıtı filmi iğneleyici, dokunaklı, aynı zamanda da ürkütücü.

alman kültür merkezi

10.00 YENİ MEDYA BELGESELİ ATÖLYESİ

Yoram Schaffer ve Udi Ben-Arie tarafından gerçekleştirilecek atölyede, katılımcılar farklı dijital ifade platformlarını ve interaktif film türlerini keşfedip bir yeni medya belgesel projesi tasarlayacaklar. Katılım ücretsizdir ve herkese açıktır. Katılımcıların bilgisayarlarını yanlarında getirmeleri gerekmektedir. Panel iki gün sürecektir.

16.00 PANEL: SAVAŞLA BÜYÜMEK

Bu yılki özel bölümlerimizden biri olan Savaşla Büyümek kapsamında, Uluslararası Af Örgütü, Gündem Çocuk Derneği ve Uluslararası Çocuk Merkezi’nin desteğiyle, savaş bölgelerinde büyüyen çocukların durumu tartışılacak.

Gezici Festival İzlenimleri – 2. Gün: Aşk, No, Domuzların Kralı, 2000 Yılında 25 Yaşında Olacak Jonas

Aşk:

Aşk

Haneke filmleri ile bizi öyle ya da böyle sinema salonlarındaki koltuklarımıza mıhlamaya devam ediyor. Aşk filminde yine darmadağın olduk. Aslında Aşk, Haneke’nin tanıdığımız tarzında bir film değil. Çok daha klasik bir sineması var, karakterleri de pek sıradışı sayılmaz. Ayrıca Haneke, filmlerinde genelde seyirci ile arasına bir mesafe koyardı bu kez doğrudan filmin içinde, iki yaşlı insanla beraber yaşıyoruz. Filmin konusunu hemen herkes biliyordur artık. Yaşlı bir çiftten biri hastalanınca diğerinin ona bakma çabalarını ve ölüme doğru giden zamanı izliyoruz. Çiftin arasında geçenler dışında, kızları ve hemşireler ile olan ufak diyaloglar üzerine bile uzun uzun konuşmak mümkün. Belki de festival yoğunluğu geçtikten sonra film üzerine daha detaylı yazmak gerekecek. Jean-Louis Trintignant ve Emmanuelle Riva ve Haneke’nin çok sevdiği Isabelle Huppert de çok çok iyiler. Film genel olarak çok iyi ama yine de itiraf edeyim, Haneke’nin ilk dönem filmleri ile Cache‘sini hala daha çok seviyorum sanırım.

Bu arada ülkemizdeki her festivalde kapalı gişe oynayan, biletleri çok çabuk tükenen bu filmin vizyondaki seyirci sayısını çok merak ediyorum. Sırf bilet bulamadım diye üzülenler alsa epey bir seyirci çekmesi lazım. İlgi sadece festival olunca mı oluyor göreceğiz.

Bu arada tam da bu satırları yazarken aldığım bir haber. Aşk filmi Avrupa Film Ödülleri’nde en iyi film, yönetmen, erkek oyuncu ve kadın oyuncu ödüllerini aldı. Oscar yoldadır diyorum ayrıca Emmanuelle Riva da aday olsa ne de güzel olur.

No:

No

No filminde yönetmen Pablo Larraín, Şili’de Pinochet iktidarının devam edip etmeyeceği ile ilgili yapılan referanduma çeviriyor kamerasını. Aslında bu süreçte genel olarak yaşananlardan çok Hayır kampanyasını yürütenlerin yaşadıklarına tanıklık ediyoruz. Kampanyayı bir reklamcıya teslim edince o da işi politik altyapısından biraz uzaklaştırıp Hayır oyunu bir ürün gibi pazarlamaya yöneliyor. Hatta en başlarda tanıtım için gösterdiği reklamda doğrudan kendisinin bir kola markası için yaptığı reklamdaki görüntüleri kullanıyor. Film bu süreci iyi anlatmış aslında ama belli ki referandumda Şili’nin içinden ve dışından başka faktörlerin de önemli rolleri var. Yoksa bir reklam kampanyası ile koca diktatörlüğü devirmek pek mümkün gözükmüyor. İşin o taraflarına eğilmemek bir eksiklik olmuş.

Yönetmen tüm filmi o günlerin televizyonlarında izliyoruz gibi çekmiş (hafif bozulmuş bir VHS kaset kalitesinde göüntüleri vardı). Açıkçası filmin bir bölümü böyle olsa çok sıkıntı yoktu ama pürüzsüz görüntüleri olan, eski filmleri bile restorasyonla HD kalitesinde izlediğimiz bir dönemde tüm filmin böyle olması beni rahatsız etti.

Domuzların Kralı:

Domuzların Kralı

Domuzların Kralı, şu ana kadar festivalin en büyük sürprizi oldu benim için. Festival sonunda da haftanın en iyilerinden diyeceğimden eminim. İki eski arkadaşın yıllar sonra biraraya gelip yıllar önce ortaokulda yaşadıklarını hatırlamalarını anlatan bu animasyon çok etkili. Yoğun bir şiddet içeren yapım, festival kataloğunda yazdığı gibi kesinlikle çocuklara yönelik değil. İnsanın içindeki canavarın nasıl ortaya çıkabildiği gösteren film yoğun bir sınıf çatışması da getiriyor karşımıza. Daha ortaokul çağında bu yoğun sınıf çatışması içinde olan çocukların yaşadıkları tüm hayatlarını etkiliyor. Dünyaya da gayet umutsuz bir bakış atan film kanlı canlı bir film olsaydı bir kaç sahnesinin seyri çok zor olurdu. Animasyon olarak bile bazı seyircileri rahatsız edecektir ama kesinlikle tavsiye edilir. Bu arada alışkanlıktan ortaokul diyorum ama yaklaşık 15 yaşındaki çocukların yaşadıklarından bahsediyoruz burada.

2000 Yılında 25 Yaşında Olacak Jonas:

2000 Yılında 25 Yaşında Olacak Jonas

Tuncel Kurtiz’in seçtikleri arasında olan 2000 Yılında 25 Yaşında Olacak Jonas günün sert filmlerinden sonra bir nefes aldırdı. Kendilerini artık sürdürmek zorunda oldukları hayat mücadelesi içinde bulan 68 kuşağını anlatan film gayet de politik ama suratı asık değil. Bir yandan ideallerinden uzaklaşmayan ama bir şekilde de mecburen sistemin çarkları içine girmiş olan bu insanlar yine de bir değişim yaratmaya çalışıyor. Özellikle filmdeki tarih dersleri çok ilgi çekici. Zaten filmin tümü ince göndermelerle dolu. Bir önceki filmin aksine umudu da elden bırakmıyor. Jonas’ın 2000 yılında, 25 yaşında içinde olacağı dünyanın daha iyi olacağı umut ediliyor. Şimdi doğruya doğru, Jonas’la yaşıt olan biri olarak diyebilirim ki,  temel meseleleri düşünürsek çok da bir şey değişmemiş o günden bu yana ama bu yine de ufak ufak değiştirme çabalarını bırakmak için bir neden değil. Belki de 2035 yılında 25 yaşında olacak çocukları daha iyi bir gelecek bekliyor.

Gezici Festival’de Bugün: 1 Aralık Cumartesi

https://pbs.twimg.com/media/A9A39eZCAAASsm5.jpg:large

kızılay büyülü fener sineması – salon 1 12.15

12.15 aşk michael haneke

fransa, almanya, avusturya, 2012, 35mm, 127’, fransızca; türkçe ve ingilizce altyazılı

ödüller Altın Palmiye Cannes • FIPRESCI Büyük Ödülü

Haneke’nin yeni filmi ondan beklediğimiz her şeyi, hatta daha fazlasını sunuyor: büyük bir içtenlik ve zeka içeren, dokunaklı, ürkütücü ve sıra dışı bir dram. Aşk, Avusturya’nın bu yılki Yabancı Film Oscar adayı.

14.30 no pablo larraín

şili, abd, meksika, 2012, 35mm, 110’, ispanyolca; türkçe ve ingilizce altyazılı

ödüller Sanat Sineması Ödülü Cannes

Şilili diktatör Augusto Pinochet’nin 1988’de uluslararası baskı sonucu başkanlığını halk oyuna sunmasıyla ilgili gerçek bir öykü. Gael Garcia Bernal’in canlandırdığı reklamcı, muhalifler için hazırladığı kampanyayla sıradışı bir özgürlük hareketine imza atıyor. Zekice kotarılmış, komik ve sürükleyici bu politik gerilim, Şili’nin yabancı film Oscar adayı.

16.30 babamın sesi orhan eskiköy, zeynel doğan

türkiye, 2012, 35mm, 88’, kürtçe, türkçe; ingilizce altyazılı

ödüller En İyi Film, En İyi Senaryo Adana • En İyi Senaryo İstanbul

Babamın Sesi’nde Maraş Katliamı’ndan etkilenen Kürt-Alevi bir ailenin hikâyesini anlatan Orhan Eskiköy ve Zeynel Doğan, gerçek ses kayıtlarından ‘gerçek’ bir film çıkarmayı başarıyor. Geride kalanların travmasını anlamaya çalıştıkları gibi ülkenin ‘kirli’ tarihi ve asimilasyon politikasını büyük sözler etmeden hikâyeleştirebiliyorlar.-Hasan Cömert

18.45 lal gece reis çelik

Yönetmen Reis Çelik’in katılımıyla

türkiye, 2012, 35mm, 91’, türkçe; ingilizce altyazılı

ödüller Kristal Ayı Berlin • En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Kadın Oyuncu Nürnberg • En İyi Film Würzburg • Özel Mansiyon Buster • En İyi Erkek Oyuncu, İzleyici Ödülü Adana • En İyi A sya- Ortadoğu Filmi Tokyo • En İyi Film, En İyi Yönetmen Brüksel • En İyi Yönetmen Malatya

Lal Gece, kaba kuvvet, cinsiyet ve silah zoruyla sahip oldukları iktidarı kanunsuzluk pahasına korumak için feodaliteden vazgeçmeyen ataerkil toplumlarda erkeklerin de kendi kurdukları düzenin birer kölesi olduğunu gösteriyor –Alin Taşçıyan

21.15 2000 yılında 25 yaşında olacak jonas alain tanner

Tuncel Kurtiz’in sunumuyla

isviçre, fransa, 1976, 35mm, 110’, fransızca; türkçe ve ingilizce altyazılı

ödüller En İyi Senaryo Amerikan Ulusal Film Eleştirmenleri Birliği Ödülleri

Jonas, 1960’larda devrim idealleri yıkılmış gençleri konu alan birçok filmin aksine, hiçbir zaman gerçekleşmeyecek rüyaların arasına sıkışmayı reddeden hayat dolu karakterleri anlatan, eğlenceli bir film.

kızılay büyülü fener sineması – salon 3

19.00 domuzların kralı sang-ho yeun

güney kore, 2011, dcp, 97’, canlandırma korece; türkçe ve ingilizce altyazılı

ödüller NETPAC Ödülü, CGV Movie Collage Ödülü, En İyi Yönetmen Busan • Satoshi Kon Canlandırma Ödülü, Özel Mansiyon: En İyi İlk Film Fantasia

Çocukluk döneminde çekilen acılar ve okulda şiddet üzerine ürkütücü bir öykü. Domuzların Kralı kesinlikle çocuklara göre bir canlandırma filmi değil.

21.00 leopar luchino visconti

italya, fransa, 1963, dcp, 185’, italyanca; türkçe altyazılı

Tuncel Kurtiz’in sunumuyla

ödüller Altın Palmiye Cannes • En İyi Yapım David di Donatello • En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Yapım Tasarımı İtalyan Ulusal Film Eleştirmenleri Sendikası • En İyi Yabancı Film, Özel Ödül Saint Jordi Ödülleri

Bugüne dek çekilmiş en iyi filmlerden biri ve Visconti’nin İtalya tarihi ile ilgili en kişisel filmi. Guiseppe di Lampedusa’nın İtalyan aristokrasisinin çöküşünü ve burjuvazinin yükselişini konu alan romanına dayanan göz kamaştırıcı bir destan.

alman kültür merkezi

10.00 YENİ MEDYA BELGESELİ ATÖLYESİ

Yoram Schaffer ve Udi Ben-Arie tarafından gerçekleştirilecek atölyede, katılımcılar farklı dijital ifade platformlarını ve interaktif film türlerini keşfedip bir yeni medya belgesel projesi tasarlayacaklar. Katılım ücretsizdir ve herkese açıktır. Katılımcıların bilgisayarlarını yanlarında getirmeleri gerekmektedir. Panel iki gün sürecektir.

14.00 savaş cadısı kim nguyen

kanada, 2012, hdcam, 90’, fransızca, ingilizce, lingala dili; türkçe ve ingilizce altyazılı

ödüller En İyi Kadın Oyuncu, Kiliseler Birliği Jürisi Özel Mansiyonu Berlin • En İyi Kurmaca Film, En İyi Kadın Oyuncu Tribeca

Montrealli sinemacı Kim Nguyen, çocuk asker yapılmak üzere isyancılar tarafından Afrika’daki köyünden kaçırılan 14 yaşındaki kız çocuğu Komona’nın dokunaklı ve yürek parçalayıcı bir portresini çiziyor. Film Kanada’nın bu yılki Yabancı Film Oscar adayı.

16.00 havai fişekler giacomo abbruzzese

fransa, 2011, hdcam, 21’, kurmaca, italyanca, arapça, fransızca; türkçe ve ingilizce altyazılı

yarın zavtra andrey gryazev

rusya, 2012, hdcam, 90’, belgesel, rusça; türkçe ve ingilizce altyazılı

Rusya’da bir tür politik performans yapan ve ünü dünyaya yayılan sanat grubu Voina’nın devlet karşıtı muzip eylemleri üzerine bir belgesel.

18.30 annemin kollarında atia jabarah al-daradji, mohamed jabarah al daradji

ırak, ingiltere, hollanda, birleşik arap emirlikleri, 2011, hdcam, 86’, arapça; türkçe ve ingilizce altyazılı

Huşam, Bağdat’ın en tehlikeli mahallesinde kendisinin kurduğu küçük yetimhanede koruma altında olan, savaştan zarar görmüş 32 çocuğun umutlarını, hayallerini ve beklentilerini gerçekleştirmek için yorulmaksızın çalışmaktadır. Ev sahibi, yetimhaneyi boşaltmaları için Huşam ve çocuklara iki hafta süre verdiğinde umutsuz bir arayış başlayacaktır.

Gezici Festival 2012 İzlenimleri – 1. Gün: Siirt’in Sırrı, Orada Burada, Şimdiki Zaman, Nashville

Siirt’in Sırrı:

Siirt'in Sırrı

Siirt’li 9 çocuklu bir aileden çıkan ve genç yaşında Avrupa Şampiyonu olan güreşçi bir kızı anlatan İnan Temelkuran ve Kristen Stevens’ın belgeseli Siirt’in Sırrı başarılı bir yapım. Konu iyi yakalanmış bir defa. Maddi durumu iyi olmayan ailelerin hem kendileri hem de çocukları için çıkışı çocuklarının spordaki başarılarında aramaları dünyanın pek çok yerinde ortak bir konu. Biraz daha bize özel bir konu olarak muhafazakar ailelerin güreş gibi bedene dayanan bir sporu yapmaları için kız çocuklarına izin vermeleri işin ayrı bir boyutu. Filmde bunlar iyi işlenmiş. Belki bölgenin politik altyapısının etkisi daha çok vurgulanabilirdi ama belli ki tercih edilmemiş.

Filmin en büyük şansı ise konunun temelini oluşturan güreşçi kızımız Evin Demirhan. Evin nasıl seçilmiş bilmiyorum (keşke İnan Temelkuran konuk olarak gelseydi de sorabilseydik) ama çok iyi bir seçim olmuş. Spordaki başarısı ayrı bir konu ama kamera karşısında çok rahat olması ve duygularını ifade etmekten kaçınmayışı filmin lehine olmuş. Filmin İngilizce adı olan Know My Name‘den yola çıkarak umalım ki gelecekte tüm Türkiye’nin hatta dünyanın tanıdığı bir isim olsun Evin.

Orada Burada:

Orada Burada

Orada Burada derdini gayet sessiz sakin ama etkili biçimde anlatan bir film. Film, ailesini uzun süre yalnız bırakmış olan Pedro’nun Amerika’da çalıştıktan sonra Meksika’ya dönüşünü anlatıyor. İki kızı ve eşi ile yaşayan amatör müzisyen Pedro dönüşünde bir grup kurmak istiyor ama türlü zorluklarla karşılaşıyor. Gitmek mi zor kalmak mı ikilemi arasında kalan karakterini iyi yansıtan film festivalin fazla adı duyulan filmlerinden değildi ama tavsiye edilir. Bu arada filmin sonunda karakterlerin isimleri ile oyuncuların isimlerinin aynı olduğunu gördük. Büyük ihtimalle film karakterlerin yaşadıklarından yola çıkarak kurulmuş bir yapım.

Şimdiki Zaman:

Şimdiki Zaman

Amerika’ya gitme hayaliyle para biriktiren ve bu süreçte boşaltılmakta olan bir apartmanda oturan ve bir kafede falcılık yapan bir genç bir kadının hikayesini anlatan Şimdiki Zaman konusundaki düşüncelerim karışık. Aslında hikayesini ve oyunculuklarını beğendim. Sadece ana karakterin değil, kendine öyle ya da böyle bir çıkış arayan diğer karakterlerin hikayeleri da başarılı. Ama filmi izlerken sürekli daha iyi olabilirmiş hissi vardı. Mesela kızın bazen fal bakarken kendi dertlerini anlatması çok belirgin verilmişti. Halbuki daha alttan alttan verilse daha iyi olurdu sanki. Bir de masada bayılma sahnesi örneğin, çok anlamlı gelmedi. Ayrıca hikayede bazı noktalar çok belirsiz kalmış. Bunun bilinçli olarak yapıldığı da belli aslında, yoksa eğer istense geçmişte neler olduğunu anlatmak çok zor olmazdı. Yine de hikayedeki boşlukları doldurmak için biraz daha detay verilse fena olmazdı.

Yine de bu yılın kadın yönetmen ve güçlü kadın karakterlerin öne çıktığı bir yıl olma özelliği devam ediyor. Yeşim Ustaoğlu, Pelin Esmer ve Belmin Söylemez arka arkaya iyi filmlerle geldiler. Zerre‘den de güçlü bir kadın karakter daha geliyor.

Nashville:

Nashville

Nashville için çok fazla bir şey demeye gerek yok, bir klasik zaten. Bir başkanlık kampanyası sırasında hem bu kampanya ile ilgili kişilerin hem de Nashville’de kimi çok ünlü, kimi şöhretin peşinde pek çok müzisyenin hikayelerini bir araya getiren bu film, Robert Altman’ı bir kez daha özlemle anmamıza vesile oldu. Bu filmi sinema perdesinde izleme fırsatını verdikleri için Gezici Festival ve Tuncel Kurtiz’e teşekkürler.

Filmde Altman’ın tüm özelliklerini görmek mümkün. Çok kalabalık bir oyuncu kadrosu, birbirine hafiften dokunan hikayeler, üzerinde özenle çalışılmış bir ses bandı gibi. Bu kadar çok hikaye içinde kaybolmadan çıkmak (filmin 25 ana karakteri olduğu söyleniyor) ancak Altman gibi bir ismin altından kalkabileceği bir iş. Bu arada yıllar önce seyrettiğim için unutmuşum, Keith Carradine’da ne cevherler varmış (filmi izlemeyenler için bakınız aşağıdaki video – ki filmin en iyi sahnelerinden biri aynı zamanda). Bu arada coutry müzik sevenlerin filmden alacağı keyfin katlanacağını söyleyelim.


Kategoriler

Arşiv

Twitter’da ben…

Blog Stats

  • 318.574 hits
Aralık 2012
P S Ç P C C P
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
31  
Sinema Manyakları blog'u Hasan Nadir Derin tarafından hazırlanmaktadır.