Festivalin “Aileye Bakmak, Aileyi Aramak” başlıklı bölümü adından da anlaşıldığı gibi aileye (aslında aile sorunlarına) odaklanmış filmlerden oluşuyordu. Bu bölümdeki yedi filmden üçü:
Senin Yüzünden (Por tu Culpa / It’s Your Fault):

İki çocuklu yalnız bir anne olan Julieta, bir yandan iş yapmaya çalışırken bir yandan da çocukları ile ilgilenmektedir. Ufaklıklar evin altını üstüne getirirken bir kaza sonucu biri düşüp başını vurur. Aslında çocuğun çok da önemli bir şeyi yokmuş gibi gözükmektedir ama Julieta işi sağlama almak için hastaneye gider. Ama doktorlar çeşitli nedenlerden dolayı Julieta’nın oğluna bilerek ve sistematik olarak zarar verdiğinden şüphelenmeye başlarlar. Son derece küçük bir bütçeye sahip olduğu belli olan bir film Senin Yüzünden. Ama bu küçük bütçesini son derece akıllıca kullanmış ve meselesini başarılı bir şekilde ortaya koymuş. Sürekli hareket halinde bir kamera kullanımı var ve tüm sahnelerde Julieta karakterini görüyoruz. Bu karakteri canlandıran Erica Rivas’ın son derece başarılı oyunculuğu filme değer katarken zaman zaman iyi niyetli davranışların hiç hesapta olmayan sonuçları doğurduğunu görüyoruz. Sonuçta filmdeki doktorların kötü bir niyeti yok hatta tamamen çocukların iyiliğini düşünüyorlar. Ama karşılarındaki annenin söylediklerini dikkate almayıp herşeyi en kötü örnekten yola çıkarak yorumlayınca, çocuklar için iyi olanı değil kötü olanı yapma yoluna giriyorlar. Burada kadınlara olan güvensizlik de ön plana çıkan konulardan biri oluyor. Gerçekten başarılı bir yapım.
Joy:

Joy filmi bir çanta içinde sokağa bırakılan bir bebeğin görüntüsü ile açılıyor. 18 yıl sonrasına gittiğimizde ise annesinin üzerine iğnelediği Joy ismini alan genç kızın annesini arama çabalarını izliyoruz. Annesini bulma işini mutluğunun tek anahtarı gibi gören Joy bir şekilde ona ulaştığında (ya da ulaştığını sandığında) onunla yüzleşecek cesareti de bulamıyor ve onu ve muhtemel kız kardeşini takibe alıyor. Bu arada hamile bir arkadaşı aracılığı ile annelik üzerine daha çok düşünmeye başlıyor, yalnız büyümüş bir çocuk olarak Sırp kökenli erkek arkadaşının kalabalık ailesine adapte olmakta da oldukça zorlanıyor. Başarılı çizilmiş karakterlere sahip bir filmle karşı karşıyayız. Oyunculuk açısından da sınıfı geçen bir film ama bunun dışında da çok fazla bir özelliği yok.
Gece ve Sis (Tin Shui Wai Dik Ye Yu Mo / Night and Fog):

Bir cinayet haberiyle açılan Gece ve Sis, geriye dönüşlerle bu cinayetin nasıl işlendiğine götürüyor bizleri. Film, Wong Hiu-ling ve Lee Sam’in tanışmalarını, evlenmelerini ve sonu cinayete kadar giden hikayelerini anlatıyor. Ama bunu yaparken doğrusal bir çizgi izlemiyor. Hikayenin sonu ile başladığını söylemiştim, önce evliliğin sorunlu zamanlarına dönüyoruz, sonra yavaş yavaş tanışma hikayelerine dönüyoruz ki o kısımlarda ilişkinin nasıl olup da şiddet dolu bir hale döndüğüne dair ipuçları aramaya çalışıyoruz. Hatta kısa bir süre, kadın karakterin çocukluğuna kadar gittiğimiz oluyor. Üstelik bu zamanda gidip gelmeler bazen aynı planda bile olabiliyor. Filmin anlatım yapısı bu kadarla da kalmıyor ve polisin şahitlerden aldığı ifadeler de olaya dahil oluyor. Her ne kadar aile içi şiddet üzerine çarpıcı bir hikaye olsa da bu tip konuların benzerlerini çokça izledik. Bu nedenle filme esas değerini katan da bu anlatım yapısı oluyor. Toplamda çok önemli bir film olmasa da zayıf bir festivalin iyi filmlerinden biriydi.
0 Yanıt to “Antalya Altın Portakal 2010 İzlenimleri – Aileye Bakmak, Aileyi Aramak: Senin Yüzünden, Joy, Gece ve Sis”