Annemin Kollarında:
Annemin Kollarında, Bağdat’da ayakta kalmaya çalışan bir yetimhaneyi anlatan bir belgesel. Filmin odağında yetimhanenin sahibi Hüsam ile biri ailesini bir patlamada kaybetmiş, diğeri hiç tanımamış iki çocuk var. Aslında film kimi anlarında belgeselden biraz uzaklaşıp kurmacaya yaklaşıyordu sanki. Konu önemli, insanın canını da acıtıcı ama bir belgesel olarak ne kadar yetkin olduğu tartışılır.
Kısa İyidir 1:
Kısa İyidir gösterimlerinin ilk seçkisi tıklım tıklımdı. Bir sürü kişi ayakta izledi filmleri. Bir o kadar kişi de kapıdan dönmüş. Geçmiş yıllarda, festival Kavaklıdere Sineması’nda düzenlenirken kısa film seanslarında Tunalı’ya taşan kuyruklar aklıma geldi. Bir ara ilgi azalmıştı, yine yükselmesi güzel. Seçilen filmler de tatmin ediciydi. Bu yıl epeyce animasyon vardı. Öne çıkan filmlerden kısaca bahsedelim.
Elbette Altın Palmiye’li kısa filmimiz Sessiz, seçkinin en iyilerindendi. 80’lerin Diyarbakır’ında geçen film hapiste bir ziyaret gününde iki insanın konuşmadan yaşadıklarını başarılı bir şekilde anlatıyor. Sadece hapisteki sahnelerde bitebilirdi gibi bir yorumum var. Bu film dışında Arjantin’deki kayıpları anlatan Büyükanneler, Hayatın Ritmi filminden tanıdığımız Altı Davulcu’nun noel müziği filmi, su altında yaşayan insanları anlatan Soluksuz, eşcinsel flamingolar arasında hetero olmaya çalışan bir flamingoyu anlatan Flamingo Pride seçkinin güzel filmleriydi. Bu arada Tramvay filminde ciddi festival seyircilerinden bazılarının iş cinselliğe geldiğinde nasıl cıvıyabildiğini gördük.
Seçkideki filmlerden Noel İçin Müzik ve Altı Davulcu‘yu örnek olarak verelim:
Havai Fişekler:
Festivalin Üretim Hatası bölümündeki kısalardan Havai Fişekler, bir yılbaşı gecesi çevreye zarar veren bir fabrikanın havaya uçurulmasını anlatıyordu. Bu özetten ve filmin adından doruk noktasının havai fişekler patlarken fabrikanın havaya uçması olduğunu anlamak mümkün. Öyle de oluyor. Çok önemli olmasa da iyi bir kısa filmdi.
Yarın:
Üretim Hatası bölümdeki uzun belgesel Yarın filminin sinemasal açıdan çok fazla bir değeri yok aslında.Daha çok Rusya’daki Voina adlı muhalif sanatçı grubunun eylemlerini anlatmasıyla önem kazanıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse bu grupta pek bir sanatçı tavır göremedim kendi adıma. Film boyunca planlanmasını ve sonrasını gördüğümüz eylem ise bir polis arabasının devrilmesi ki bir protesto eylemi olabilir ama sanat olup olmadığı çok tartışmalı. Yalnız filmin sonunda gördüğümüz bir eylem vardı ki film onunla ilgili olsa onun muhalifliğine de sanatsallığına da itirazım olmazdı. Filmin yıldızının ise anarşist çiftin filmin yarısında anadan üryan dolaşan ufak çocukları olduğunu vurgulamalı. O olmasa film çok sıkıcı olabilirmiş.
Onur Yürüyüşü:
Onur Yürüyüşü, Balkanlarda birbiriyle çatışan farklı etnik kökenli maço erkeklerin bir eşcinsel yürüyüşünü korumak için toplanmalarını anlatıyor. Hem maço erkekler hem de eşcinseller çok klişe çizilmiş belki ama film bazı anlarında gürültülü kahkahalar attıracak kadar komik. Genel olarak da hem etnik kökenlerden doğan ayrılıkların ne kadar yapay olduğunu göstermesi hem de eşcinsellere bakışı ile iyi bir film. Komedi seviyesinin zaman zaman kaba olduğu söylenebilir ama anlattığı adamlar öyle zaten.
Daha 2 gün önce bir arkadaşla Ben-Hur da ne güzel filmdir diye konuştuktan sonra burada Ben-Hur‘un eşcinsel alt metninin vurgulanması ayrı bir olaydı. Filmi bilenler Ben-Hur ve Messala’yı sevgili olarak düşünsün… Eh, hiç mantıksız gelmedi değil mi :-))
0 Yanıt to “Gezici Festival 2012 İzlenimleri – 5. Gün: Annemin Kollarında, Kısa İyidir 1, Havai Fişekler, Yarın, Onur Yürüyüşü”