Bu yılki Gezici Festival’e geçtiğimiz iki günde yine çokça kısa film ve 4 uzun filmle devam ettim:
Cristian Nemescu Filmleri: Gezici Festival’in bu yıl bize tanıttığı Cristian Nemescu ne yazık ki yeni yetenekler gibi bir bölümde değil Anısına bölümünde yer alıyor. 1979 doğumlu yönetmeni ne yazık ki geçtiğimiz yıl ilk uzun metrajlı filmi California Dreamin’in kurgu aşamasında bir trafik kazasında kaybettik. Ekibin geri kalanı filmi toparladıktan sonra film, Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümüne kabul edilmekle kalmadı, büyük ödülü de aldı. Festivalde üç kısa filmini izlediğimiz Nemescu, gencecik insanların ilk aşklarını çok başarılı bir şekilde anlatıyor. 2001 yapımı ilk filminde çok daha deli dolu bir kurgu kullanmasına rağmen giderek sinema dilini daha bir oturtmuş. 2006 yapımı, 45 dakikalık süresiyle orta metraj da diyebileceğimiz P7’den Marilena (Marilena de la P7), mahallesindeki bir fahişeye aşık olan 13 yaşında bir çocuğu anlatırken içten ve yumaşacık bir anlatım tuturmuş. Umarız ilerleyen günlerde bir şekilde California Dreamin’ filmini de izleme fırsatımız olur da bu erken kaybettiğimiz yeteneği tam anlamıyla anmış oluruz.
Aşağıda P7’den Marilena filminin fragmanı sayılabilecek bir video bulunuyor.
İyi Yolculuklar (Latcho Drom): İzlediğimiz tüm filmlerinde müziğe özel bir önem verdiğini gördüğümğz Tony Gatlif, 1993 yapımı bu filmde müziği tam anlamıyla başrole alarak adeta dünyanın dört bir yanındaki çingenelere saygı duruşunda bulunuyor. Kimi zaman çok neşeli, kimi zaman adeta bir ağıt niteliğinde müziklerle akan bu film aynı zamanda çingenelerin zaman içindeki oradan oraya savrulan yolculuklarını da anlatıyor. Bu arada yönetmenin Türkiye’ye de düşmüş. Hele ki bu tür müziğe ilgisi olanların kesinlikle kaçırmaması gerek.
Youtube’da filmden alınmış epeyce sahne var. Aşağıda bunların en güzellerinden biri var:
Öteki Çocuk (Der andere Junge): Bu yılki Gezici Festival’in isimlendirilmemiş temalarından birinin şiddet olduğunu daha önce de belirtmiştim. Almanya’dan gelen bu film de şaşırtıcı bir şekilde bir gün önce izlediğimiz Estonya yapımı Sınıf’a çok benzer bir noktadan alıyor konusunu. Daha en fazla lise çağındaki iki çocuğun arasındaki şiddetten yola çıkan film konusunu Sınıf’tan çok farklı yerlere götürerek daha çok bu şiddet eyleminin sonuçlarını ve her iki tarafın da ailelerine durumun yansımasını da deşiyor. Aslında filmde de çok az sayıda şiddet sahnesi olsa da yavaş ve sessiz anlatımıyla derdini başarılı bir şekilde anlatan bir film.
Kısa İyidir-Avrupa Panaroması-2: Festivalin 5. gününde yine yarışmaya dahil kısa filmler içinde pek çok kısa film izledik. Hepsinden tek tek bahsetmek çok zor. Kişisel favorilerim arkadaşlarına yılbaşı hediyesi vermek için çabalayan bir adamı anlatan Arjantin Tangosu, Yeşil ve Rüya Enstitüsü adlı iki animasyon ve adeta bir interaktif film diyebileceğimiz Duyarlılık.
Ölümcül Oyunlar (Funny Games): 10 sene önce ilk izlediğimde vurulduğum Ölümcül Oyunlar hakkında bu geçen sürede o kadar çok yazıldı çizildi ki yeni ne söylenir bilemiyorum. Haneke’nin yine izleyicisini huzursuz eden, zaman zaman direk olarak ona hitap eden ve bu nedensiz şiddet karşısında onun yerini sorgulayan filmi hala izlemeynler zaten kaçırmasın. Benim gibi tekrar izlemek isteyenler de olacaktır elbette. Önümüzdeki yıl Haneke’nin yine kendisinin çektiği filmin Amerikan versiyonundan önce taze taze izleyip karşılaştırma yapabilmek için kaçırılmayacak bir fırsat.
Babam ve Tanrım (Hofshat Kaits/My Father My Lord): İsrail’de din kurallarına hiç sorgulamadan bağlı bir babanın çocuğu ile ilişkisini anlatan ve giderek insanın içine işleyen bu filmin etkili olduğu kesin ama açıkçası 72 dakikalık kısa süresine rağmen özellikle filmdeki Yahudiliğe dair sahneler fazlasıyla uzun geldi bana. Süresi biraz daha kısa tutulup orta metraj bir film haline getirilse çok daha başarılı olablirdi. Ancak festival katoloğunda yönetmen David Volach’ın biyografisinden ailesinin köktendinci bir Yahudi topluluğuna bağlı olduğunu, lisede din eğitimi aldığını ama ilerleyen yıllarda bu topluluktan uzaklaştığını okuyunca yönetmenin bu ilk filminde büyük ihtimalle kendi geçmişiyle de hesaplaştığını söyleyebiliriz sanırım. Bu anlamda seyirciden çok yönetmen açısından çok daha önemli bir film gibi gözüküyor.
0 Yanıt to “Gezici Festival: Cristian Nemescu Filmleri, İyi Yolculuklar, Öteki Çocuk, Kısa İyidir-2, Ölümcül Oyunlar, Babam ve Tanrım”