03 Kas 2007 için arşiv

Gezici Festival: Kısa İyidir-1, Almanya Sıfır Yılı, Küçük Oyunlar

Bu yılki Gezici Festival’in ilk gününde bir grup kısa film ve çocukları merkezine alarak hikayelerini oluşturmuş iki film izledim:

Kısa İyidir-Avrupa Panaroması-1: Gezici Festival’in kısa filmlere verdiği önemi malum. Yine iyi bir seçki olduğu gibi, festivalin adeti olduğu üzere tüm kısa filmler de 35mm. baskılardan gösteriliyor. Bu sene bir kötü taraf var ne yazık ki. Kısa film gösterimleri sinemada değil Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nin küçük perdesinde yapılıyor. Bu olumsuzluğu gözardı edersek festivalin ilk gününde yine başarılı 8 kısa film izledik. Her biri ile ilgili yorum yazmak zor olacak ama kendi adıma öncelikle balık tutmanın yöntemlerini anlatacakmış gibi başlayan ama bir anda bir işkence nasıl yapılır kılavuzuna dönüşen, Eric Ledune’nin Kullanma Kılavuzu (Do-It-Yourself) ve geçtiğimiz yılın Oscar adaylarından Helmer ve Oğlu filmleri festivalin ilerleyen duraklarında karşınıza çıkarsa kaçırmayın derim.

Almanya Sıfır Yılı (Germania Anno Zero): Festivalin Haneke’nin seçtikleri bölümünde yer alan Almanya Sıfır Yılı, bir filmin çekildikten 60 yıl sonra bile ne kadar etkili olabileceğinin canlı bir örneği. 2. Dünya Savaşı sonrası yıkıntılarla dolu bir Almanya’yı küçük bir çocuğun gözünden anlatan film Rosselini’nin Yeni Gerçekçilik akımının her türlü özelliğini taşıyor ve karşımıza iç acıtan bir Almanya resmi getiriyor. Filmin sinema tarihine geçmiş finali ise hala insanın tüylerini diken diken etmeye yetiyor. Festivalin kaçırılmaması gereken filmlerinden biri.

O meşhur final sahnesi aşağıdaki videoda yer alıyor. Ama dediğim gibi sinemada izleme fırsatını kaçırmayın siz yine de.

Küçük Oyunlar (Sztuczki): Festivalin yeni filmlerinden Küçük Oyunlar, günümüz Polonya’sından yine küçük bir çocuğun gözünden bir hikaye getiriyor karşımıza. Babası o daha çok küçükken evi terk edip gitmiş olan Stefek çocukken belki hepimizin yaptığı gibi bazı ufak hareketleri tekrarlarsa istediği şeylerin olacağına inanmaktadır. Mesela ellerini sürekli yumruk halinde tutarsa ablasının işe gireceği gibi. Ama en büyük isteği hiç tanımadığı babasının eve dönmesidir. Yönetmen ve senaryo yazarı Andrzej Jakimowski bu hikayeyi gayet sıcak ve eğlenceli bir şekilde karşımıza çıkarıyor. Çok büyük iddiası olmayan ama izlendğine de asla pişman olunmayacak bir film.


Kategoriler

Arşiv

Twitter’da ben…

Blog Stats

  • 299.428 hits
Kasım 2007
P S Ç P C C P
 1234
567891011
12131415161718
19202122232425
2627282930  
Sinema Manyakları blog'u Hasan Nadir Derin tarafından hazırlanmaktadır.

%d blogcu bunu beğendi: