15. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’ni yine yoğun bir programla takip ediyorum. Ankara Film Festivali’nde yaptığım gibi bu yılki Uçan Süpürge’yi de Twitter’a filmlerle ilgili yaptığım yorumları düzenleyip, ufak da eklemeler yaparak buradan paylaşarak takip edeceğim. İşte ilk gün izlediğim üç film.
Hikayeler, sadece 11 yaşlı insanın yaşamakta olduğu, zamanın adeta durduğu bir köye genç bir fotoğrafçının gelmesiyle yaşananları anlatıyor. Köyde 1976’dan beri kimse ölmemiş (en azından mezarlığa bakınca öyle gözüküyor), herkesin rutin olarak yaptığı işler var. Bu rutinin sürekli olarak tekrarlanması ve altının çizilmesi filmin iyi bir sinematografisi olsa da bir süre sonra sıkıcı oldu benim için. Evet itiraf ediyorum festivalin ilk filmi biraz uyukladığım bir film oldu ama bunun yorgunlukla da ilgisi var tabii.
Programı yaparken dikkat etmemiştim ama hemen arkasındaki film Girdap da yine yaşlı insanlar ve ölüm ile ilgili bir filmdi. Üstelik her iki film de Brezilya’dan geliyordu. Ama bu film daha çok ilgimi çekti. Başkarakter olan ve neredeyse kendini oynayan 81 yaşındaki Bastu gerçekten ilgi çekici bir karakter. Zaten yönetmenler de 2003 yılında onunla tanışmaları sonucu bu filmi yapmaya karar vermişler ve anlatılanlar da çoğunlukla gerçek hikayelermiş. Filmin girişinde Bastu’nun kocasının ölümü önceden yazılmış bir konu imiş ama o da filmin çatısını oluşturuyor ve Bastu’nun hayat dolu oluşunu vurguluyor. Filmin yönetmenlerinden Clarissa Campolina festivalin konuğuydu ve film sonrasındaki söyleşide filmin yapımından söz etti ama salonda çok az kişi kalması ve soru çıkmaması biraz ayıp oldu.
Aşk Hakkında Her Şey, rahat izlenen keyifli bir romantik komediydi ama bir yandan da bir tv filmi havası vardı. Tabii lezbiyen ve biseksüel karakterleriyle bizim televizyonlarımızda asla göremeyeceğimiz bir filmdi o ayrı. Film, iki eski sevgilinin aynı dönemde hamile kalıp birbirleriyle karşılaşmaları ile başlıyor. İşin içine bebeklerin babaları ve bir başka lezbiyen çift de girince 2 bebek, 4 anne ve 2 babadan oluşan bir aile çıkıyor ortaya. Aslında ilgi çekici bir konu, aile kavramına bakışıyla da ilginç ama sanki eşcinsellikten rahatsız olabilecek seyirciyi uzaklaştırmamak için riskli alanlardan kaçılmış. Öyle olunca da biraz sabun köpüğü kalmış. Yine de izlenebilir bir film.
Merhaba, Girdap filminde çevirmendim soru gelmemesine ben de üzüldüm. Bu konuda sanırım bizim insanımız yorum yapmakta ya da soru sormakta çekince gösteriyor. Keşke sizler sorsaydınız =)
Ben de istedim bir şeyler sormayı aslında da aklıma bir şey gelmedi açıkçası. 1-2 soruyla konu açıldıktan sonra insanın aklında bir şeyler canlanıyor genelde. En azından bende öyle oluyor.