Film+ Güz Film Festivali: Kitera’ya Yolculuk, Sonraki Sayfa, Besle Kargayı

Gezici Festival’in Ankara ayağı da başlamak üzere iken Film +’daki son yoğun günümde 3 film daha izledim. Bundan sonra yoğunluğu Gezici’ye vermeyi düşünüyorum.

Kitera’ya Yolculuk (Taxidi sta Kithira/Voyage to Cythera): Yine bir Angelopoulos filmi ve ben yine hemen hemen aynı şeyleri yazmak durumundayım. Angelopoulos’un uzun çekimleri ve durgun temposunu sevenlerin seveceği, sevmeyenlerin de uzak durması gereken bir film. Bu kez yıllar süren bir sürgün hayatından sonra Yunanistan’a geri dönen bir adamı, bir yandan da benzer bir öyküyü anlatmaya çalışan bir yönetmenin öyküsünü koşut bir şekilde, yine bildik üslubu ile anlatıyor Angelopoulos. Benim gibi yönetmeni tanıyan ve sevenler mutlaka izlemiştir. Bu filmin festivalde son gösterimiydi ama festivali en az bir Angelopoulos filmi izlemeden kapatmamak lazım.

Sonraki Sayfa (La Tourneuse de Pages): Önceden tanımadığım yönetmen Denis Dercourt bu filmiyle beni beklemediğim kadar etkiledi. Bir gerilim filmi diyebileceğimiz Sonraki Sayfa, çocukluğunda bir müzik yarışmasında ödül almasını engelleyen bir piyanistin yanında işe giren bir genç kadının çeveresinde gelişen bir öykü anlatıyor. Dercourt filmin başından beri öyle bir atmosfer kurmuş ki her an genç kadının ne yapacağını büyük bir tedirginlik duygusuyla izliyorsunuz. En ufak bir piyano çalma hatta yemek pişirme sahnesi bile acaba altından ne çıkacak diye izleniyor. Bu başarıda Déborah François’nın soğuk ve etrafından adeta bir duvarla ayrılmış oyunculuğu da büyük etken. Festivalde daha iyi filmler var belki ama bu film çok şey beklemeden gittiğim için benim için çok iyi bir sürpriz oldu.

Besle Kargayı (Cría Cuervos): Carlos Saura şimdiye kadar izlediğim hiç bir filmi ile beni hayal kırıklığına uğratmamış bir yönetmen. Kimi zaman müzik ve dansa ağırlık verip görsel ve işitsel bir şölen sunuyor, kimi zaman da çok sağlam bir öyküyü yine çok sağlam bir sinema diliyle anlatıyor. Bu kez küçük bir kız çocuğunun önce annesini bir süre sonra da babasını kaybetmesinin ardından geçirdiği bir yazı çok duyarlı bir şekilde anlatıyor. Tüm film bir kızın ölümle yüzleşmesi olarak okunabileceği gibi İspanyol tarihini anlatan bir allegori olarak da okunabilir. Her iki durumda da çok iyi bir film var karşımızda. Daha on yaşındaki Ana Torent’in de çok iyi bir oyunculuk sergilemiş olduğunu da eklemek lazım. Filmde hem annesini hem de kendisinin büyümüş halini canlandıran Geraldine Chaplin’e müthiş benzerliği de cabası.

Not: Aşağıdaki videoya özellikle filmin fragmanını değil, filmde defalarca duyulan hatta yazılar bitip ekran karardıktan sonra da çalmaya devam eden “Porque te Vas” şarkısının yer aldığı filmden bir sahneyi koydum.

Reklam

0 Yanıt to “Film+ Güz Film Festivali: Kitera’ya Yolculuk, Sonraki Sayfa, Besle Kargayı”



  1. Yorum Yapın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s




Kategoriler

Arşiv

Twitter’da ben…

Blog Stats

  • 299.501 hits
Kasım 2007
P S Ç P C C P
 1234
567891011
12131415161718
19202122232425
2627282930  
Sinema Manyakları blog'u Hasan Nadir Derin tarafından hazırlanmaktadır.

%d blogcu bunu beğendi: