Festivalin bitmesine bir gün kala izlediğimiz Ivan’ın Kadını güzel bir sürpriz oldu. Film, küçük yaşta kaçırılan bir kız çocuğunu anlatıyor. Daha doğrusu kız ve onu kaçıran adamın ilişkilerini. Böyle bir filmde adamı sapık, kızı da çaresiz bir kurban olarak çizmek çok kolay olurdu. Halbuki burada adamın çaresizliği ve zavallılığı ve hürriyeti kısıtlanmış olsa da kızın zaman zaman ipleri ele alması çok başarılı verilmiş. İkili arasındaki ilişkinin dengesi zaten çok enteresan bir noktada, bir de kızın ergenlik dönemi işin içine girince denge iyice değişiyor. Yönetmenin dediği gibi ilişkinin kaçıran-kaçırılan tarafı ile sevgili tarafı var. Bir taraf yükselince öbür taraf iniyor. Filmin bazı seyircileri rahatsız edecek sahneleri olduğunu da söylemeli. Cinselliği yeni keşfeden bir kızın bunu kendisini kaçıran adamla yaşaması bıçak sırtı bir durum. Ama yönetmen konuyu ince ince ve kapsamlı bir şekilde işlemiş. Söyleşide hiç farketmediğim kimi ayrıntılar üzerinde de düşündüğünü anladım. Filmi izledikten sonra 3 FIPRESCI adayım arasına girmişti. Jüri de beğenmiş ki, bir gün sonra ödülü de aldı.
Rif Aşıkları, adında aşk geçip de hikayesindeki aşka beni inandıramayan filmlerden biri oldu. Ana karakterimizin aşkı araması, kendisini Carmen ile özdeşleştirmesi tamam da uyuşturucu işindeki birine aşık olması inandırıcı gelmedi. Filmin hikayesi seyirciyi yakalamayınca başarılı görüntü yönetimi ya da tarzı da çok önemli olmadı benim için. Kötü bir film diyemem ama muhtemelen ilerde festivalin hatırlayacağım filmlerinden biri olmayacak.
0 Yanıt to “15. Uçan Süpürge Twitter Günlükleri – 6. Gün”