Ölüm Benden Sorulur: Ölüm Benden Sorulur, İran’da para kazanabilmek için hayatlarını ortaya koyan insanların hikayesiydi. Bu insanların çıkışsızlığı iyi verilmişti ama bir yerden sonra hikayenin gittiği nokta çok belliydi ve biraz da duygu sömürüsüne kayıyordu. Yine de finalde ölümlerin bile insanların para kazanmak için aynı riskleri almaktan caydırmayacağını göstermesi başarılıydı.
Hahamın Kedisi: Hahamın Kedisi, çok eğlenceli, cıvıl cıvıl bir Fransız animasyonuydu. Papağan yuttuktan sonra konuşmaya başlayan bir kedi ve onun Yahudi olma çabası ama bir yandan da dini sorgulayışı gayet akıcı verilmiş. Çizimler, animasyon ve müzikler de dört dörtlüktü. Cezayir’e biraz fazlaca batılı bir bakışla baktığı yönünden eleştirilebilir. Bu arada gördüğüm kadarıyla film dışarda 3D olarak gösterime girmiş, festival sinemalarında o düzenek olmadığı için biz 2D izledik.
Simurg: Simurg, 1996’daki ölüm oruçlarından kalıcı hastalıklarla çıkan bir grubun 2000’deki ölüm oruçlarına ve hayata dönüş operasyonuna bakışıydı. Ele aldığı konu dolayısıyla insanın içine oturan, zor izlenen bir filmdi ama 10 yıla yayılmış bütünlüklü bir işti. Unutmamamız gereken şeyleri bize bir daha hatırlattığı için teşekkürler. Kişisel olarak bu eylem biçimi ile ilgili kafamda soru işaretleri olduğunu söylemeliyim yine de. İnsanın bir dava için kendinden vazgeçmesinin (dava ne olursa olsun) ne kadar sağlıklı olduğu tartışılır.
MASH: MASH için çok fazla yorum yapmaya gerek yok. Tam bir klasik ve ilk kez izliyormuş gibi eğlendirdi. Hiç bir çatışma göstermeden savaş filmi çekmek, antimilitarist bir film yaparken şahane bir komediden taviz vermemek kolay iş değil. Eminim ki pek çok yönetmen mesajını daha açık vermek için finale ağlatıcı bir sahne koyardı. Hastane ortamı buna çok uygun ama hiç gerek yok. Bu arada Donald Sutherland’in gençliğinin oğluna ne kadar benzediğini de tekrar tescillemiş olduk, arada Kiefer’i görür gibi oldum.
Kahire 678: Kahire 678 yönetmeni kadın olsa tam bir Uçan Süpürge filmiymiş. Konu Mısır’da cinsel tacize uğrayan kadınların erkeklere cezalarını kesmesi. Farklı olayların kesişimi ile başlayan bir girişten sonra biraz rutine bağlamıştı ama ilerledikçe tekrar yolunu buldu. Özellikle göbekli memur görünümündeki ama zeki polis karakteri filmi sırtladı. Finale doğru kadınlar arasındaki tartışma da önemliydi. Beraber yola çıkmalarına rağmen kapalı olan kadının diğer kadınlar açık giyindiği için kendisinin tacize uğradığını söylemesi düşündürücü. Bu tartışma belli bir düşünce sisteminin bakış açısı ile ilgili önemli bir ipucu veriyordu. Filmin bakışı bu değil bu arada.
0 Yanıt to “23. Ankara Film Festivali Twitter Günlükleri – 5. Gün”