İz: İz, son dönem çokça örneğini izlediğimiz Kürt sineması diyebileceğimiz türün iyi bir örneği. Köyünden göçmüş yaşlı bir kadının son isteğini yerine getirmeye çalışan oğlu ve torununun hikayesi özellikle ikinci yarısıyla etkili. Dağlardaki çekimlere belli ki çok özenilmiş. Finalde olayı Kürt sorunundan öteye taşıması da güzel ve çarpıcı bir dokunuştu. Filmle ilgili en büyük eleştirim bazı oyuncuların donuk oyunları ve filmin girişinde açılan hikayelerin orada kalması.
Ulusal Belgesel Film Yarışması (Öğrenci Filmleri): Sonraki 2 seansta öğrenci belgeselleri yarışmasındaki 7 filmi izledim. Yalan olmasın, 6 günün yorgunluğu bir miktar uyuklama olarak yansıdı. Yalnızlığın İki Yüzü, bir adada tek başlarına yaşayan bir ana-kızı anlatan hikayesi ile dikkatimi çekti. Konunun ele alınışı da iyiydi. Metro Müzisyenleri ele aldığı konu itibariyle eğlenceli bir belgeseldi ama söyleşiler topluluğundan çok öteye gidemiyordu. Canbaz, yüksek gerilim hatlarında çalışan işçilerin hikayesiydi ve ortalama bir belgesel sayılabilirdi. Bence bu bölümdeki en iyi yapım Toruk idi.Odun kömürü yapmak için çalışan işçilerin aylar boyu ailecek bu işle uğraşmaları güzel anlatılmış. Üzerinde özenle çalışılmış bir iş olduğu belliydi. Bakalım jüri benim gibi düşünecek mi? Büyükaşık’lar, Cneydo ve Dışarıdakiler’in uyuklama kurbanı olduğunu söylemeliyim, takip ettiğim kadarı ile değerlendirmem haksızlık olur.
Esma: Esma, Mısır’da AIDS hastalarına bakış ve yaşadıkları sorunlar ile ilgili fena sayılmayacak bir filmdi. Ama belli ki bir sosyal sorumluluk projesi düşüncesiyle çekilmiş, fazlaca mesaj kaygılı ve öğreten adam modundaydı. Ama yönetmen demek ki böyle bir ihtiyaç olduğunu düşünmüş, çok eleştiremiyorum, gerçekte yaşanan hikayede olayın bitişi düşünülürse haklı da. Dün Kahire 678’de polis olarak gördüğümüz aktör burada da karşımıza çıktı. Adının Maged El Kedwany olduğunu not ettim ve takibe aldım.
Hayal ve Görüntü: Images, Altman’ın çok bilinmeyen bir filmi, vasat çıkabilir diyordum ama o da şahane bir filmmiş (filmden çıkan 20-30 kişi böyle düşünmüyor). Gerçekle hayal arasındaki sürekli zemini kaydıran yapısı, aynalar, camlar ve bunlardan yansıyan görüntülerle kurulmuş görselliği etkiledi. Tüm film boyunca tek kişinin sanrılarını mı izledik, gerçek nerede başlayıp bitti, çok tartışılır. Güzelliği de burada. İki süper ayrıntı: 1-Film boyunca okunan kitap başroldeki Susannah York’un kendi kitabı. 2-Filmdeki karakterlerin adları oyuncuların kendi adları ama herkes bir diğerinin adını kullanmış. IMDB sağolsun bunu filmde farketmemiştim. Örnek: Susannah York’un filmdeki adı Cathryn, Cathryn Harrison’ın filmdeki adı Susannah. Bu ayrıntı filmin yapısına o kadar denk düşüyor ki.
0 Yanıt to “23. Ankara Film Festivali Twitter Günlükleri –6. Gün”