Eylül 2007 için arşiv

Yeni Funny Games fragmanı

Bir süre önce Michael Haneke’nin zaten kendisinin çekmiş olduğu ve çok çok iyi bir film olan Funny Games’in Amerika’da bir yeniden yapımını yönetecek olduğu haberleri geldiğinde Haneke’nin neden böyle bir şey yaptığını anlamamış ve buna çok şaşırmıştım. Kadrosunda Naomi Watts ve Tim Roth gibi gayet iyi oyuncular olmasına rağmen Haneke gibi bir yönetmenin bunu nasıl kabul ettiğini anlamış değilim. Belki de kendi yazdığı ve yönettiği bir filmin başka ellere düşmesini istemedi (filmin hakları kime aitti, nasıl satıldı bilemiyorum).

 15 Şubat 2008’de Amerika’da gösterime girmesi beklenen filmin, fena halde Otomatik Portakal çağrışımları da yapan fragmanı görücüye çıktı. Görünen o ki asıl filme epey benzeyecek. Hatta Haneke belki de kendi filminin bire bir aynısını tekrar çekti. Yine de kamera arkasında o olunca her şeye hazırlıklı olmak gerekir. Belki de 1997 yapımı ilk Funny Games’i izleyen bizlere de bir sürpriz hazırlamıştır, kimbilir.

Karşılaştırma yapmak için yeni ve eski filmin fragmanını arka arkaya koyuyorum. Bu yenisi:

Buyrun bu da eskisi:

Eylül Ayının Promosyon DVD’leri

Minority ReportBu ay dergiler promosyon DVD konusunda coşmuş durumdalar. Düzenli olarak promosyon DVD veren dergiler alternatif sayılarını çoğalttığı gibi, piyasaya girmiş bazı yeni dergiler de muhtemelen satışı arttırmak için DVD veriyorlar. Üstelik sadece sayı olarak değil kalite olarak da gayet iyi filmler veriliyor. Hangi derginin hangi DVD’leri verdiğine şöyle bir gözatalım:

Arena: Piyasanın yeni dergilerinden Arena, sinema ile bir alakası olmamasına rağmen zaman zaman satışını arttırmak için DVD veriyor. Bu ay da Formula 1’in Gizli Dünyası isimli bir film veriyor. Discovery Channel’in belgesellerinden biri olduğu dışında bir bilgim olmadığı filmin, muhtemelen Formula 1 sevenlerin hoşuna gideceğini tahmin ediyorum.

D-Smart: Piyasaya bu ay giren D-Smart platformunun program dergisi Bruce Willis’in oynadığı 16 Blocks filmini veriyor. Bruce Willis’in standart performanslarından birini sergilediği 16 Blocks, vasatın üzerinde bir polisiye. Meraklısına tavsiye edilir. Önümüzdeki aylarda D-Smart dergisi DVD vermeye devam edecek mi bilinmez ama 2 YTL’ye hem dergi hem DVD, fiyat açısından gayet iyi bir seçim olabilir.

DVD+: Geçtiğimiz ay kapanmanın eşiğinden dönen DVD+ bu ay, Kanal D Home Video’dan 4 farklı film alternatifi ile karşımıza geliyor. Russell Crowe’un henüz ünlenmeden önce rol aldığı For the Moment filmi ve Vincent Cassel’in oynadığı Fransız korku filmi denemesi Sheitan başrol oyuncularına rağmen önemsenecek filmler değiller. Amerika’nın yargısız infazlarını anlatan The Road to Guantanamo (Guantanamo Yolu), pek çok farklı türde filme imza atan Michael Winterbottom’dan başarılı bir belgesel. Tsotsi ise 2006 En İyi Yabancı Film Oscar’ı alan bir Güney Afrika filmi. Yönetmen Gavin Hood’un da bu filmdeki başarısı sonucu yeni Wolverine filminin yönetmenliğini kaptığını da hatırlatalım. Henüz izlemediğim bir film olsa da ayın iyi seçimlerinden biri gibi gözüküyor.

Empire: Empire dergisi bu ay iki farklı DVD seçeneği ile piyasaya çıktı. Biri Steven Spielberg’in sağlam filmlerinden Minority Report. Philip K. Dick’in bir kısa hikayesinden uyarlanan film, yine Dick’ten uyarlanan Blade Runner benzeri bir atmosfere sahip. Spielberg’den beklenmeyecek kadar karanlık bir atmosfer bu. Spielberg’in son dönemdeki en iyi filmlerinden biri olan Minority Report, özellikle hala izlememiş olanlara şiddetle tavsiye edilir. Derginin diğer DVD seçeneği ise son yıllarda eski günlerini aratan Woody Allen’ın diğer filmlerinden farklı olsa da eski formunu kazandığını müjdeleyen Match Point. Allen’ın New York’u bırakıp İngiltere’yi mesken tuttuğu bu filmde arka planda sınıf çatışmaları ve hırslı insanların geçit yaparken bir yandan da bir suç hikayesi anlatıyor. Üstadın belki de 1989 tarihli Crimes and Misdemeanors filminden beri en iyisi. En azından 1994 tarihli Bullets Over Broadway’den beri en iyisi olduğu tartışılmaz. Yine izlemeyenlerin izlemesi gereken filmlerden.

Milliyet Sanat: Milliyet Sanat yine popüler kulvardan uzak kalmayı seçiyor. Ama bu kez gerçekten çok iyi bir film veriyor. Costa-Gavras’ın, İkinci Dünya Savaşı sırasında Vatikan’ın nazilere nasıl göz yumduğunu anlatan Amen filmi. İkinci Dünya Savaşı’nın pek çok yönünü anlatan binlerce film izledik belki ama Vatikan’ın bu konudaki tutumunu anlatan bir film olması ilginç. Film olarak da çok çarpıcı bir film. Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Ulrich Mühe’nin anısına da izlenebilir.

Total Film: Eğer DVD seçimi alınacak dergiyi etkiliyorsa bana göre en sonda yer alıyor bu ay. Jason Statham’ın aksiyon yüklü filmi Crank, türden hoşlananların sevebileceği bir film belki ama benim için başkasının oynadığı bir bilgisayar oyununu izlemekten bir farkı olmamıştı. İzlerken belki o aksiyona kapılıp gitmek de mümkün ama izledikten 10 dakika sonra unutulan filmlerden.

Indiana Jones and the Kingdom of the Crystal Skull

Harrison FordSenelerdir çekileceği söylenen ama Steven Spielberg ve George Lucas’ın bir türlü senaryo beğenemediği yeni Indiana Jones filmi için ikili bir süre önce David Koepp’in senaryosunda anlaşmışlardı.  Filmin çekimlerine de bir süre önce başlanmıştı. Ancak filmin adının ne olacağı açıklanmıyordu. 22 Mayıs 2008’de tüm dünyada gösterime girecek olan filmin adı “Indiana Jones and the Kingdom of the Crystal Skull” olarak açıklandı. Harrison Ford ile birlikte Shia LaBeouf, Cate Blanchett ve Karen Allen’ı başrollerde göreceğimiz filmi tabii ki yine Steven Spielberg yönetiyor. Önümüzdeki yılın Mayıs ayı için şimdiden gün saymaya başlayabiliriz.

DVD+ kapanmadı

DVD+ logoGeçtiğimiz ay yazdığım DVD+ kapandı başlıklı yazıyı “gelecek ay dergiyi bayilerde görüp aslında kapanmamış şeklinde bir yazı yazmak umudundayım hala” şeklinde bitirmiştim. Tam da öyle oldu. Aslında öncesinde kapanmadığına dair duyum almıştım ama dergiyi bayide görmeden tam anlamıyla emin olamamıştım. Evet, dergi kapanmanın eşiğine kadar gelmiş, forumda kapanacağı ilan edilmiş ama son anda direkten dönerek kapanmamış. Sevindirici bir gelişme. Üstelik bu ay 4 farklı DVD hediyesi veriyor (bir kaç gün içinde bunları da irdeleriz).

Bu arada benim derginin sayfalarına ve foruma erişememe nedenim, sayfalara yapılan saldırı ve bunun sonucunda forumun adresinin değişmesi olmuş. İlgilenenler ve eğer varsa benim gibi ulaşamayanlar için yeni forum adresinin http://forum.dvdarti.com/ olduğunu belirtelim.

Otel 2 Sansürlenmiş!!!

Bir kaç gün önce Otel 2 (Hostel: Part 2) ile ilgili yazdığım yazıda, filmdeki şiddet seviyesinin ilkine göre daha az olduğundan bahsetmiş, yönetmen Eli Roth’un bu tercihi bilinçli ise kendisini takdir edebileceğimi belirtmiştim. Halbuki filmdeki şiddet seviyesini azaltanın yönetmen değil bizim denetleme kurulumuz olduğunu öğrendim. Son zamanlarda kimi filmlerde rastladığımız bu uygulama (örneğin Borat) Otel 2’de de karşımıza çıkmış ne yazık ki. Zaten yaş sınırlaması olan bir filmin orasının burasının makaslanmasına bir anlam verebilmek mümkün değil. Söz konusu sahnelerin filme artı bir değer katacağını zannetmiyorum ama ne olursa olsun bir filmi yönetmenin isteği dışında kesmenin adı sansürden başka bir şey olamaz. Her zaman için sinema sinemada izlenir diyerek bir filmi korsan VCD ya da DVD alarak ya da İnternet’ten indirerek izlemeye tümüyle karşı olan benim gibi seyirciler için çok daha üzüntü verici. Özellikle korsan olarak izlemek istemeyip filmi sinemada bilet paramı vererek izleyip makaslanmış bir filmle karşılaşıyorsam bu müşteri olarak da aldatıldığım anlamına gelir. Örneğin şimdi anlıyorum ki daha önce yazdığım yazının bir paragrafı aslında yanlış bir yorum imiş, ben sansürlü olarak izlediğim için farklı yorumlar yapmışım.

Sansürlenen sahnelere bir örnek vermek gerekirse, filmin finalindeki sansürlenen sahne için aşağıdaki videoya bakabilirsiniz. Bu videonun 45. saniyesinden sonrası (başka bir deyişle yaklaşık son 35 saniyesi) sinemalarımızda gösterilmiyor.

Sinetek Avrupa Eylül Filmleri

Sinetek Avrupa filmleri Eylül ayında da hız kesmeden devam ediyor. Gösterimler yine Ankapol sinemasında, Perşembe günleri saat 19:30’da. Bu ayın programı aşağıdaki gibi. Özellikle Pedro Almodóvar’ı son filmleri ile keşfetmiş ve sevmiş sinemaseverlere daha deli dolu bir Almodóvar görmek için, yönetmenin ilk dönem filmlerinden “Bunu Hak Etmek İçin Ne Yaptım”ı rahatlıkla tavsiye edebilirim. “Sözcüklerin Gizli Yaşamı” filmi ise aldığı ödüllerle dikkat çekiyor. Filmlerle detaylı bilgi her zamanki gibi http://www.askfest.org/ adresinde.

6 Eylül 2007:
ÖLÜMCÜL DEVİR (MORTEL TRANSFERT / MORTAL TRANSFER)

Fransa-Almanya, 2001, 122′
Yönetmen: Jean-Jacques Beineix

13 Eylül 2007:
BUNU HAK ETMEK İÇİN NE YAPTIM? (¿QUÉ HE HECHO YO PARA MERECER ESTO?!! / WHAT HAVE I DONE TO DESERVE THIS)

İspanya, 1984, 100′
Yönetmen: Pedro Almodóvar

20 Eylül 2007:
SÖZCÜKLERİN GİZLİ YASAMI (LA VIDA SECRETA DE LAS PALABRAS / THE SECRET LIFE OF WORDS)

Ispanya, 2005, 115′
Yönetmen: Isabel Coixet

27 Eylül 2007:
TASIO (TASIO)

İspanya, 1984, 95′
Yönetmen: Montxo Armendáriz

Aynı Otel’de Bir Kez Daha mı?

Part II posterEli Roth’un yönetip Quentin Tarantino’nun yapımcılığını üstlendiği Otel (Hostel) filmi iki yıl öncesinin popüler korku filmlerinden biri olmuştu. Kişisel olarak, yarısı neredeyse soft-porno yarısı da aynı derecede istismara yönelik gereksiz bir vahşet içeren bu filmi hiç sevmemiştim. Aslında asıl sevmediğim yanı, filmin sıradan Amerikalının Avrupa’ya bakış tarzı ile çekilmişe benzeyen, özellikle eski doğu blokundan ayrılan Avrupa ülkelerini sadece seks ve dehşetle bir tutan anlayışı olmuştu. Halbuki Eli Roth, Cabin Fever ile türe çok parlak olmasa da umut verici bir giriş yapmıştı.

Aradan geçen iki yılda açıkçası Eli Roth açısından değişen bir şey olmamış. Genel anlamda ilk filmde erkek Amerikalı öğrencilerin başına gelenler bu filmde kız Amerikalı öğrencilerin başına geliyor. Tamam Roth işin içine bu kez biraz daha kapitalizm eleştirisi katmış, karakterlerden biri yoluyla filme psikolojik bir derinlik kazandırmaya da çalışmış ama bunların zorlama olduğu o kadar belli ki. İlk filmi sevmeyenler bu filmi de muhtemelen sevmeyeceklerdir ama ilk filmi sevenlerin de bu filmde yeni bir şey bulmaları pek mümkün değil.

İşin ilginci Eli Roth belki de bilinçli bir şekilde devam filmlerinin daha fazla şiddet, daha fazla kan, daha fazla çıplaklık kurallarından uzak durmuş, hatta tam tersini yapmış. Filmin ilk yarısı boyunca neredeyse hiç şiddet sahnesi yok. Aslında ilk filmde de bu şekildeydi ve bu açıdan tutarlı denebilir. Ama şiddet sahneleri başladığında da neredeyse hiç bir sahne biz seyircilerin gözü önünde gerçekleşmiyor. Hatta kızlardan birinin ölümünde, bizimle ölüm sahnesini göreceğimiz kamera arasında bir güvenlik görevlisi girerek görüntüyü kapatıyor. Çıplaklık konusunda ilk filmin soft-porno seviyesindeki havasından tamamen uzaklaşılmış. Gözümüzün önünde pek çok güzel kadın arzı endam etmesine rağmen çıplak olarak en son görmek isteyebileceğimiz kadını çıplak olarak görüyoruz. Bu tip tercihler filmi sevmeme yol açmayacak olsa da eğer gerçekten bilinçli tercihler ise seyircilerin beklentilerini boşa çıkartacak hamleler yaptığı için Roth’u takdir edebilirim.

Sonuç olarak ilk Otel filmi alt metnindeki Avrupa düşmanlığı nedeniyle benim için tahammül edilemez bir film olmuştu, ikincisi bu açıdan daha tahammül edilebilir olsa da film olarak herhangi bir değeri olmadığını ve zaman kaybı olduğunu düşünüyorum, yine de meraklısına diyelim…

Not: Bu yazıyı yazdıktan bir süre sonra filmin sansürlendiğini öğrendim. Bu konuda Otel 2 Sansürlenmiş!!! başlıklı yazıma bakabilirsiniz.


Kategoriler

Arşiv

Twitter’da ben…

Blog Stats

  • 301.306 hits
Eylül 2007
P S Ç P C C P
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
Sinema Manyakları blog'u Hasan Nadir Derin tarafından hazırlanmaktadır.

%d blogcu bunu beğendi: