The Avengers filmi öncesinde bu filmde buluşan kahramanların ayrı ayrı hikayelerini anlatan filmlere bakmaya 2008 tarihli The Incredible Hulk ile devam ediyoruz. Bu yazıların filmi izleyenlere bir hatırlatma, kaçıranlara da aradaki bağlantıları kurma açısından yardımcı olma amacı taşıdığı için filmin sonuna dair bilgiler içerdiğini hatırlatalım.
Ang Lee’nin yönettiği 2003 yapımı Hulk, çizgi roman severleri tatmin eden bir uyarlama olmamıştı. Bu filmin adı her geçtiğinde belirttiğim gibi kişisel olarak o filmin çok iyi bir uyarlama olduğunu düşündüğümü söylemeliyim. Elbette benim gibi düşünen kişilerin sayısı az olduğu için bu fikrimiz Marvel Studios tarafından çok önemsenmiyordu. 2008 yılında yepyeni bir kadro ile bir önceki filmden bağımsız bir Hulk uyarlaması izliyorduk. Bu film yeni oluşan Marvel dünyasının ikinci filmi olacaktı.
Bu filmde Hulk’un doğuş hikâyesini başlangıç jeneriği sırasında izliyorduk. Dr. Bruce Banner’ın ne şekilde Hulk olduğu, Betty Ross ile aşkını ve onun babası General Thunderbolt ile düşmanlıkları ve Banner’ın kaçmak zorunda kalması birkaç dakika içinde hızlı bir şekilde gözlerimizin önünden geçiyordu. Bu olaylardan beş yıl sonra Bruce Banner, Rio de Janerio’da saklanmakta ve kendisini olaylar karşısında sakin olup Hulk’a dönüşmemeye zorlamaktadır. Ama General Ross onun yerini bir şekilde tespit eder ve onu yakalaması için Emil Blonsky adlı askeri peşinden gönderir. Hulk’a dönüşen Banner, Blonsky ve askerlerinden rahatlıkla kaçar.
Bu olay sonrası Amerika’ya geri dönen Banner, Betty ile tekrar buluşurken, Blonsky de güçlenmek ve Hulk’la başedebilmek için önce süper-asker serumu sonra da Banner’ın kanından alınan bir örneği alarak giderek güçlenir. Ancak bu iki maddenin birleşimi sonucu o da Abomination adı verilen bir yaratığa dönüşür. Bu yaratık Hulk’dan daha güçlüdür ama insana dönüşme şansı da yoktur. Filmin finalinde Hulk ve Abomination büyük bir kavgaya tutuşurlar ve bu kavganın galibi Hulk olur. Bu olay sonrasında Banner, Hulk’a dönüşmenin zaman zaman bir ihtiyaç olabileceğini anlayarak artık Hulk’dan tamamen vazgeçmek değil, bu değişimin kendi kontrolü altında olması hedefine yönelir.
Filmin jenerik sonrası sahnesinde ise bu kez Tony Stark’ı görürüz. General Ross ile buluşan Stark ona bir takım oluşturmakta olduklarını söyler.
2003 yapımı filmde Eric Bana iyi bir Bruce Banner olmuştu. Burada senaryoya da katkıda bulunan Edward Norton da her zamanki gibi çok iyi bir performans çıkarıyordu ve Eric Bana’yı aratmıyordu. Tim Roth ve William Hurt gibi isimler de elbette başarılıydı. Liv Tyler da üzerine düşeni yapıyordu ama film, yönetmen Louis Leterrier’in ne kadar fazla aksiyon, o kadar iyi film anlayışının kurbanı oluyordu. Böyle olunca yönetmenin diğer filmlerinde olduğu gibi bu film de bir aksiyon karmaşasına dönüşüyordu. Aslında hem Norton hem de Leterrier, filmin hikâyesine daha detaylı yer ayırılabilmesi için 20 dakika kadar uzun olması gerektiğini düşünüyorlardı ama bu da stüdyo tarafından kabul görmedi. Belki öyle olsaydı daha iyi bir film ortaya çıkabilirdi.
Bu filmin de The Avenges ile bağlantılarına bir göz atalım:
- Filmin The Avengers ile en büyük bağlantısı çıkartılmış sahnelerden birindeydi aslında. O sahnede Banner, Captain America’nın donmuş bedeni ile karşılaşıyordu.
- Televizyon dizisinde Hulk’u canlandıran Lou Ferrigno, bu filmde de Hulk’un sesiydi. The Avengers filminde de öyle oldu.
- Filmin açılış jeneriğinde pek çok ufak detay mevcut. Örneğin bir dokümanda Nick Fury adını görmek, bir başkasında Richard Jones adına rastlamak mümkün (Rick Jones çizgi romanda Banner’ın en yakın arkadaşıdır, aslında filmde de olması düşünülmüş ama sonradan senaryodan çıkarılmış). Ayrıca silahların çizimleri ile ilgili bir başka dokümanın da Stark Industries’e ait olduğunu yakalayabiliyoruz.
Bu filmle ilgili son not olarak her ne kadar Marvel’in sinemadaki ortak evreninin ikinci filmi olsa da ayrıntılara dikkat edilirse olayların üçüncü film olan Iron Man 2 filminden sonrasına sarktığını fark etmek mümkün. Bir sonraki yazımız bu filmle ilgili olacak.
Not: The Avengers ülkemizde Yenilmezler adı ile gösterime girdi. Oysa biz çizgi roman tutkunları, onları İntikamcılar olarak tanıyoruz. Bu nedenle başlıkta İntikamcılar olarak kullandım. Ancak çoğunlukla İngilizceleri bilindiği için yazının içinde karakter ve film isimlerini bu şekilde kullanmayı tercih ettim. Bilginize.
Bu yazı, Gölge e-Dergi’nin Mayıs 2012 sayısında yayınlanan yazının gözden geçirilmiş bir bölümüdür.