Antalya Film Festivali’nin üzerinden belli bir süre geçti ancak hala hakkında yorum yazmadığım filmler kaldığı için Gezici Festival yorumlarından önce onları bitirmeye çalışacağım. Festivalin Okyanusun Ötesinden bölümünde de tek bir film izleme fırsatı buldum.
Tanık (Surveillance):
Tanık, David Lynch’in kızı Jennifer Lynch’in Helena’yı Sarmak’dan (Boxing Helena) tam 15 yıl sonra yaptığı yeni filmi. İlk filmi bir başarısızlık olarak görülen Lynch’in bu filminde de başarıyı yakaladığını söylemek mümkün değil ne yazık ki. Üç tanığın ifadelerinin izini sürerek iki seri katilin peşinde olan iki FBI ajanının hikayesini anlatan film, aslında bu kısa özet cümlesinin bile yanlışlığını gösterecek bir finale doğru ilerleyen bir yapıya sahip. Aslında buradaki sürpriz unsuru çok zor tahmin edilebilir bir konu değil. Zaten Lynch de sürprizi en sona bırakmadan açık ederek asıl derdinin bu olmadığını da gösteriyor. Onun asıl derdi sırf eğlence için masum insanları durduran onlara eziyet eden polisler, göründüklerinden bambaşka kişiler olan FBI ajanları ve hatta masum ve sevimli bir küçük kızın aklından geçenler. Aslında filmin temel senaryo yapısı hiç fena değil, yönetmenlikte de sınıfı geçen bir düzey tutturuyor Lynch. Ortada olanlar en azından ortalamanın üzerinde bir film için yeterli. Ancak filmin kendi kendini baltaladığı nokta, son derece abartılı oyunculuklar bence. Belli ki bu tarzı yönetmenin kendisi istemiş. Yoksa en az 4 oyuncunun bu tarzda oynaması tesadüf olamaz. Zaten filmin sonundaki söyleşide de bu onaylandı. Ama bu oyunculuk tarzı, film sırasında çeşitli gülüşmelerin oluşmasına yol açtı. Halbuki daha gerçekçi bir oyunculuk tarzı ile film çok daha tedirgin edici bir konuma ulaşabilirdi.
Bu arada filmin gösterildiği salonun kapısında Türkçe afişini de gördüğümüze göre muhtemelen gösterime gireceğini de ekleyelim.
Filmden sonra B filmlerinin değişmez kötü adamlarından Michael Ironside’la bir söyleşi yapıldı. Filmde küçük sayılabilecek bir rolü olan Ironside, filmlerde canlandırdığı kötü adamların tersine son derece sevimli ve hoşsohbet bir insanmış. Zaten kendisi de şiddete karşı olduğunu, oynadığı filmlerde şiddeti bir hastalık olarak yorumladığını vurguladı. Bu filmde Lynch’in özellikle otoritenin yozlaşması üzerinde yoğunlaşmak istediğini belirtti. Bu arada Hollywood sinemasının günümüzde geldiği noktadan yakındı, insanları giderek daha az düşünmeye ittiğinden bahsetti. Öyle ki başrole iri göğüslü bir kadın oyuncu koymadığınız zaman para bulmanız son derece zor oluyor dedi. Bu arada Üç Maymun’u seyrettiğini ve çok sevdiğini de belirtti. Ancak kadın karakterin gelişiminin yeterli derecede perdeye yansımadığını da söyledi. Söyleşinin eğlenceli anlarından biri de seyircilerden birinin yaklaşık 10 dakika boyunca İngilizce bildiğini ve çevirmene ihtiyacı olmadığını kanıtlamak istercesine uzun uzun bir soru sormasıydı. Daha doğrusu sormaya çalışması. Abimiz aslında tam da yeterli İngilizce bilmediğini ve çevirmene ihtiyaç duyduğunu kanıtladı. Halbuki adam gibi Türkçe sor, çevirsinler değil mi? Ne gerek var bu çabaya. Üstelik sorunun 3. dakikasında zaten ne demek istediği anlaşılmıştı iyi kötü. Neyse ki Ironside iyi adammış da bozmadı, gayet sakin cevabını verdi.
0 Yanıt to “Antalya 2008 İzlenimleri – Okyanusun Ötesinden: Tanık”