27 Kas 2008 için arşiv

Antalya 2008 İzlenimleri – Kırılma Noktası: Delta, Donmuş Irmak

Antalya 2008 izlenimlerini festivalin Kırılma Noktası bölümünde yer alan 2 filmle bitiriyorum.

Delta:

Genç Macar yönetmenlerden Kornél Mundruczó’nun yönetmenliğini yaptığı Delta, geçmişini bilmediğimiz genç bir adamın kendi topraklarına geri dönmesi sonrasında gelişen olayları anlatıyor. Yıllar sonra döndüğü evinde varlığını bile bilmediği kız kardeşiyle karşılaşan adam, onunla enteresan ve tehlikeli sularda gezen bir ilişki yaşamaya başlıyor. Film, kardeşlerin bu ilişkisine odaklanmaktan çok çevrenin onlara bakışını ve hoşgörüsüzlüğü öne çıkararak trajik bir sona doğru ilerliyor. Filmin başında teşekkür de edilen Macar usta Béla Tarr’ın filmlerini kısmen anımsatan bir üslupla sessiz sakin ve derinden ilerleyen film, seyirci üzerinde yavaş yavaş derinleşen bir etki yaratıyor. Özellikle görüntü çalışması ile öne çıktığını da vurgulamak gerek.

Film sonrasında yönetmen Kornél Mundruczó ile yapılan söyleşide o da özellikle hoşgörüsüzlük temasına dikkat çekerek filmin tiyatro ve Yunan tragedyaları ile bağlantısına değindi. Filmin taşra hayatına yönelik eleştiri getirdiğine dair eleştirileri ise kesin bir dille reddederek bu tip olayların her yerde olabileceğini belirterek Macaristan’da eşcinsellerin yaptığı bir yürüyüşe saldıran insanları örnek gösterdi. Ayrıca bu filmin başrolündeki oyuncunun aynı zamanda besteci olduğu için filmde fazlaca müzik kullanması gerektiğini ama hiç müzik kullanmadan bir film yapmak istediğini de ekledi.

Donmuş Irmak (Frozen River):

Üzerine gömülü altyazıdan anlaşıldığı kadarıyla festivalden bir süre sonra gösterime girecek filmlerden biri olan Donmuş Irmak tam anlamıyla bağımsız bir Amerikan yapımıydı. Zaten bağımsızların kalesi Sundance’dan da büyük jüri ödülünü almıştı. Film bir şekilde Amerika-Kanada sınırındaki Kızılderili bölgesindeki insan kaçakçılığı olayına karışan biri beyaz diğeri Kızılderili iki kadının öyküsünü anlatıyor. Bir yandan bu iki kadının önce düşmanlıkla başlayan sonra birbirlerine destek olmaları ile gelişen hikayeyi izlerken bir yandan da Amerika’nın en kıyıda köşede kalmış insanlarının hayatına da tanık oluyoruz. Son derece kısıtlı bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan film bunu bir dezavantaj olmadığını, bu şekilde de çok başarılı filmler çekilebileceğini bir kez daha gösteren filmlerden biri ve gösterime girince de izlenmeli.


Kategoriler

Arşiv

Twitter’da ben…

Blog Stats

  • 299.426 hits
Kasım 2008
P S Ç P C C P
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
Sinema Manyakları blog'u Hasan Nadir Derin tarafından hazırlanmaktadır.

%d blogcu bunu beğendi: