Marvel’in en popüler çizgi roman kahramanlarından Fantastik Dörtlü ikinci filmiyle gecikmeli de olsa sinemalarımıza teşrif etti. Her ne kadar ilk film serinin fanlarını hiç tatmin edememiş olsa da ikinci filmde pek çok çizgi roman severin favori karakterlerinden Silver Surfer’ın (Gümüş Kayakçı) olacak olması merak duygusunu kamçılıyordu. Ama kamera arkasındaki kadro ilk filmle hemen hemen aynı olunca yine olmamış, olamamış.
Öncelikle filme adını veren Silver Surfer’ın o hüzünlü, yalnız hali filme yeterince yansıtılamamış. Zaten adamın hikayesini tüm detaylarıyla anlatmadan bunu yapmak da zordu ama madem filme adını verecek derecede önemli bir karakter olduğu düşünüldü (ki kesinlikle öyledir) keşke daha fazla zaman verilseydi bu karaktere. Kısmet Surfer’ın tek başına kahramanı olacağı filme. Ayrıca, Silver Surfer’a gereksiz bazı güçler verilmiş. İlla ki çizgi romanla aynı olmak zorunda değil elbette, yeni eklenen güçler hoş ve filmin hikayesi açısından da fena durmuyor denilebilir ama Surfer’ın karnından flashback görüntü verdiği sahnede ölüyorum sandım. Utanmasalar adamı televizyon olarak kullanacaklar. Ayrıca filmin finalinde Galactus’a kafa tutmasının tek nedeni de Sue’yu kız arkadaşına benzetmesi olmuş ki o iş de o kadar basit değil esasında. Surfer’ın bu tavrının nedeninin tüm dünya insanlarına duyduğu yakınlık olduğu unutulmuş.
Surfer dışında zaten Galactus konusunda da tamamen çuvallanmış. Hiç gösterilmemesi bir yana, Surfer’ın Galactus’u öldürdüğü gibi bir izlenim oluşuyor ki, yuh artık. Ulen Surfer kim, Galactus kim? Zaten o güçleri ona veren Galactus.
Fantastik Dörtlü’nün daimi düşmanı Dr. Doom’dan bu filmde de vazgeçilmemesi iyi de Julian McMahon’un güzel yüzünü göstereceğiz diye adamı iyileştirmeye ne gerek vardı. Bizim bildiğimiz Doom’un yüzünde maske vardır arkadaş. Onu da ancak çok zaruri durumlarda çıkarır. Tamamen ticari, belki de McMahon’la yapılan anlaşma sonucu yapılmış bir hamle.
Bir diğer konu da filmin hitap ettiği yaş kitlesinin fazlasıyla düşük tutulmuş olması. Bu film 1986’daki Howard the Duck’tan beri PG ratingi alan ilk Marvel filmi olma özelliğini taşıyor. Zaten Thing’in geğirmesi gibi basit espirilerin direkt küçük çocuklara yönelik olduğu çok belliydi. Üstelik benim gittiğim seansta olan bir kaç küçük çocuk bile buna gülmedi. Yaş kitlesi biraz daha büyük olan ergenleri sinemaya çekme potansiyeli olan Jessica Alba ise elbette gayet güzel bir kadın ama ilk filmden beri onu bir türlü Sue Storm olarak göremiyorum. Oturmuyor benim kafamdaki Sue tipine. Üstelik doğal olmadığı çok belli sapsarı saçları ve masmavi gözleri ile güzel olmaktan çok korkutucu neredeyse bu filmde.
Hakkını yemeyelim, filmin iyi yönleri de var yine de. Bir defa, Surfer gerçekten çok güzel modellenmiş. Perdede göründüğü her anda karizması dağıtıyor ortalığı. Sesi duyulduğu anda da zaten Laurence Fishburne’un şahane seslendirmesi karizmayı iki katına çıkarıyor. Özel efektler gayet iyi. Özellikle Surfer ve Johnny’nin ilk kapışması çok başarılı ama zaten bunun da büyük bir kısmını fragmanlarda görmüştük aslında. Yukarıda yazmış olduğum Jessica Alba konusu dışında oyuncu seçimi de gayet iyi.
Bir üçüncü film olur mu bilinmez ama en azından solo bir Silver Surfer filmi projesi olduğu konuşuluyor. Umalım ki bu kez kamera arkasında farklı isimler olsun.
0 Yanıt to “Dörtlü mü Fantastik yoksa Kayakçı mı?”