Posts Tagged 'Tony Stark'

İntikamcılar Gelirken: Iron Man 2 (2010)

The Avengers’ın DVD ve Blu-Ray’inin çıkması nedeniyle bu filmin öncesindeki filmlerle ilgili yazılarımız Iron Man 2 ile devam ediyor. Bu yazıların filmi izleyenlere için hatırlatma, kaçıranlar için de aradaki bağlantıları kurma açısından yardımcı olma amacı taşıdığı için filmin sonuna dair bilgiler içerdiğini tekrar hatırlatalım.

İlk Iron Man filminin aldığı iyi eleştiriler ve elde ettiği gişe gelirinden sonra yenisinin gelmesi kaçınılmazdı. Zaten The Avengers filmi için basamak oluşturmak için de gerekli bir filmdi.

İkinci Iron Man filminde Tony Stark’ın gizli kimliğini açıklamış olmasına rağmen ilk filmdeki hayat tarzından bir şey kaybetmediğini görüyoruz. Yine gösterişi seven, egosu yüksek bir karakter çizilmiş. Ama bu kez Pepper Potts ile bir gönül ilişkisine de girdiği için o Playboy havaları biraz törpülenmiş durumda. Yine de film boyunca güzel kadınlardan hoşlandığını görüyoruz. Iron Man teknolojisi herkes tarafından bilinince hükümet de Stark’ın bu teknolojiyi kendilerini devretmesi gerektiğini düşünüyor. O ise aynı fikirde değil. Bu arada kendisini hayatta tutan teknolojinin bir yandan da kendisini zehirlediğini öğreniyor ve buna bir çözüm yolu aramaya başlıyor.

Filmin kötü adamı ise Mickey Rourke’un canlandırdığı Ivan Vanko ya da Whiplash. Vanko, babasının sefalet içinde ölmesinden dolayı Stark ailesini suçlar ve kendisi de bir bilim adamı olarak geliştirdiği cihazlarla Iron Man’in karşısına çıkar. Vanko’nun tek kişilik mücadelesi Stark’ın rakiplerinden birinin Iron Man’e karşı bir ordu oluşturması için onu işe almasıyla büyür.

Bu arada öleceğine inanan Stark’ın doğum günü partisinde sarhoş olup Iron Man olarak işi çığırından çıkarması üzerine Yarbay Rhodes da ilk filmde giymek istediği zırhı bu kez üzerine geçirerek Tony’ye engel olur. Biz de War Machine karakteri ile tanışmış oluruz.

Filmde karşılaştığımız bir diğer karakter de Natasha Romanoff. Scarlett Johansson’un canlandırdığı bu karakter filme Stark’ın yeni sekreteri olarak dâhil olur ancak kısa süre sonra onun Black Widow olarak adlandırılan S.H.I.E.L.D. ajanı olduğunu öğreniriz. Filmin ilerleyen kısımlarında o da Whiplash’e karşı girişilen savaşta Iron Man’e yardım edecektir.

Filmin finali Iron Man ve War Machine’in önce Whiplash’in oluşturduğu orduya, sonra da kendisine karşı mücadelesi ile gelir. Galibin hangi taraf olduğunu belirtmeye gerek yok herhalde. Bu arada Tony elbette zehirlenmesine karşı bir çare bulmayı da başarır. Mutlu son, Stark ve Potts’un öpüşmeleri ile gelir.

Jenerik sonrası sahnede ise serinin bir sonraki filmine doğrudan bir bağlantı görürüz. İlk filmden de tanıdığımız S.H.I.E.L.D. ajanı Coulson çölün ortasında bulunan büyük bir çekici incelemek üzere çağırılır. Hepimizin bildiği gibi o çekiç Thor’a aittir.

Iron Man 2, ilk filmin hem kamera önü hem kamera arkası kadrosunun büyük çoğunluğunu bir araya getiriyordu (Terrence Howard’la yaşanan anlaşmazlık sonucu Yarbay Rhodes’u bu filmde Don Cheadle’ın canlandırdığını belirtmeden geçmeyelim). Bu nedenle ilk filmin başarılı olmasını sağlayan tüm unsurlar bu filmde de mevcut. İlk filmden biraz daha zayıf olduğu söylenebilir yine de. Mesela kötü adam yine çok güçlü bir figür değil. İlk film bir doğuş hikâyesi olduğu için bu normaldi ama burada daha baskın bir kötü adam olabilirdi. Black Widow ise film öncesi beklentileri boşa çıkaracak kadar az görünüyordu filmde. Scarlett Johansson sayesinde çok güzel görünüyordu ona diyecek bir şey yok ama filmin ana karakterlerinden biri gibi lanse edilmişken hayal kırıklığına uğratıyordu. Ama yine de genel olarak The Avengers öncesi filmlerin iyilerinden biriydi.

Bu filmin çizgi roman ve The Avengers ile bağlantılarından bir kaçı:

  • İlk Iron Man filminin jenerik sonrası sahnede görünen Nick Fury ilk kez bu filmde tam olarak hikaye dahil oluyordu.
  • Filmin sonlarında arka planda televizyonda The Incredible Hulk filmindeki olayları görmek mümkündü.
  • Çizgi romanda bir dönem Tony Stark’ın ciddi bir alkolizm problemi vardı. Doğum günü sahnesinde olanlar buna gönderme olarak görülebilir.
  • Tony, babasının eşyalarını incelerken içinde Captain America çizgi romanı bulur. O zaten film serisi gerçekliğinde bir kahramanken nasıl çizgi romanının olabildiğini kendi filminde göreceğiz.

Serideki diğer film Thor ile yazılarımız devam edecek.

Not: The Avengers ülkemizde Yenilmezler adı ile gösterime girdi. Oysa biz çizgi roman tutkunları, onları İntikamcılar olarak tanıyoruz. Bu nedenle başlıkta İntikamcılar olarak kullandım. Ancak çoğunlukla İngilizceleri bilindiği için yazının içinde karakter ve film isimlerini bu şekilde kullanmayı tercih ettim. Bilginize.

Bu yazı, Gölge e-Dergi’nin Mayıs 2012 sayısında yayınlanan yazının gözden geçirilmiş bir bölümüdür.

İntikamcılar Gelirken: Iron Man (2008)

The Avengers filminin DVD ve Blu-Ray’inin piyasaya çıkması nedeniyle bu filmle ilgili hazırlamış olduğum, farklı mecralarda yayınlanmış olan yazıları Sinema Manyakları’ndan paylaşmaya karar verdim. Avengers’a yol açan ve Marvel’in sonradan Phase 1 olarak tanımladığı gruptaki filmlere dair yazdığım yazılardan başlayalım.

Öncelikle The Avengers filminin fikrinin ortaya çıkışı ve bu yoldaki ilk film olan Iron Man.

İntikamcılar Gelirken

Çizgi roman dünyasının en büyük yayınevlerinden Marvel Comics’in yayınladığı çizgi romanlar uzunca bir süredir televizyon ve sinema dünyasında çeşitli uyarlamalarla karşımıza çıkıyor. Her ne kadar çizgi romanla çok ilgisi olmasa da 1944 yılındaki Captain America filmleri bunların ilk örnekleri. Ancak Marvel uzunca bir süre film uyarlamaları konusunda en büyük rakibi DC Comics’in bir adım gerisinde kalmıştı. 1960’lardan itibaren Batman dizisi, Superman ve Batman filmleri ile sinema uyarlamaları konusunda DC Comics kahramanlarını başarılı filmlerde görürken, Marvel’in 2000’lerin başına kadar bu alanda tek akılda kalan işi Bill Bixby ve Lou Ferrigno’nun Bruce Banner ve Hulk’u canlandırdıkları The Incredible Hulk dizisi olmuştu. Marvel kahramanlarının sinema maceraları ise genellikle başarısız denemeler olmuştu.

2000’lerle birlikte bu durum değişmeye başladı (aslında1998 yılında gösterime giren Blade’i de başarılı bir Marvel uyarlaması olarak sayabiliriz ama o çok bilinen kahramanlardan biri olmadığı için gözardı da edebiliriz). X-Men ve Spider Man serileri, özellikle ilk iki filmleri ile hem eleştirmenlerden hem de çizgi roman fanlarının büyük bir kısmından tam not aldılar. Daredevil, Hulk ve Fantastic Four gibi kahramanlar da 2000’lerde beyazperdede yerini alan, kimi yönleri beğenilen, kimi yönleriyle sıradan bulunan yapımlar oldular. Ama iyisiyle kötüsüyle her yıl birkaç Marvel kahramanını sinemada görür olduk.

Ancak çizgi roman fanlarının aklında artık başka bir şey vardı. Farklı kahramanları aynı filmde görmek. Ne de olsa yıllarca çizgi romanlarda bu kahramanları bazen birbirlerine destek olurken, bazen de kapışırken görmeye alışmıştık. Hatta tümüyle farklı kahramanların toplandığı birlikler bile kurulmuştu. Ancak tüm bu karakterlerin sinema hakları farklı farklı stüdyolara verildiği için bunun gerçekleşmesi mümkün değildi. Hakları aynı stüdyoya verilen kahramanlar için bile onların hikâyeleri apayrı birer proje olarak düşünüldüğü için böyle bir şansımız yine olmuyordu.

Aslında 2004 yılından beri Marvel’in, Marvel Studios kapsamında kendi evrenini kurmak ve belli başlı karakterlerini buluşturmak planları vardı. Bu kapsamda her ne kadar filmleri yapılmamış olsa da hakları farklı stüdyolarda olan kahramanları bünyelerinde toplamaya başladılar. 2006 yılında Marvel Studios’un ilk bağımsız (bağımsız derken yapımda ve dağıtımda başka stüdyolarla ortaklıları vardı yine ama filmin ana ortağı ve tüm yaratıcı kararları alan kurum Marvel Studios idi) yapımı olarak Iron Man duyuruldu. Iron Man o güne kadar animasyon serisi dışında sinema ve televizyonda karşımıza çıkmayan bir karakter olduğu için sinema uyarlaması bir heyecan yarattı ama asıl önemlisi Marvel Studios’un bunun pek çok kahramanın buluşacağı İntikamcılar (The Avengers) filmi için ilk adım olduğunu açıklaması oldu. Mayıs 2008’de gösterime giren Iron Man ile birlikte aynı evrende geçen toplam 5 film izledik ve aradan 4 yıl geçtikten sonra Mayıs 2012’de beklediğimiz gün geldi, The Avengers filmini sinemalarımıza konuk ettik. Şimdi de İntikamcılar‘ı evlerimizde konuk edeceğiz.

Bu vesileyle Marvel evrenindeki filmleri bir gözden geçirelim, kısaca konularından, önemli noktalardan ve bu filmleri birbirine bağlayan ayrıntılardan bahsedelim istedik. Filmlerin hepsini izleyenlere bir hatırlatma, eksikleri olanlara da bilgilerini tamamlama fırsatı olur.

Iron Man (2008):

(Bu yazı filmin sonu ile ilgili gelişmeleri ele vermektedir)

Bu film Iron Man serisinin ilk filmi olduğu için beklenebileceği gibi karakterin doğuş öyküsüne tanıklık ediyoruz. Babasından kalan Stark Industries’i yöneten Tony Stark, muhteşem servetini gününü gün ederek harcamaktadır. Keyifli bir yaşam sürmeyi seven, kafasına hiçbir şeyi takmayan bu multimilyoner, şirketin yeni geliştirdiği bir silahı tanıtmak için Afganistan’da iken kaçırılır ve bu sırada ciddi şekilde yaralanır. Tony Stark bir keyif adamı olsa da aynı zamanda iyi de bir bilim adamıdır. Orada tanıştığı başka bir bilim adamı, vücudundaki şarapnel parçalarının kalbine ulaşmasını engelleyecek bir cihaz yapar ve onu Stark’ın vücuduna monte eder. Bu arada beraberce teröristler için silah yapar gibi gözükerek bir yandan da oradan kaçabilmek için bir zırh inşa ederler. İşte bu zırh Iron Man’in ilk modelidir. Arkadaşının ölümü pahasına teröristlerin elinden kaçan Stark, Amerika’ya döndüğünde artık şirketinin silah endüstrisine yatırım yapmayacağını açıklar. Babasının en yakın arkadaşı Obadiah Stane ise Stark’ın bu kararının yanlış olduğunu düşünmektedir.

Bu arada Tony Stark da zırhı ve kendisini ölümden koruyan düzeneği geliştirir ve kendisini kaçıran örgütün bir köyü yok etmesini engeller. Ama bu sırada Iron Man de Amerikan ordusu tarafından keşfedilmiş olur. Stark yakın arkadaşı Yarbay James Rhodes’a kimliğini açıklamak zorunda kalır. Aynı zamanda sekreteri Pepper Potts da olan bitenden haberdardır. Hatta Potts, Obadiah Stane’in Stark’ın arkasından bir takım dümenler çevirdiğini, onu şirketin başından indirmek hatta öldürmek istediğini keşfeder. İşin içine S.H.I.E.L.D. adlı bir devlet kuruluşundan gelen ajanlar da dâhil olmuştur.

Filmin finali Tony Stark ve Obadiah Stane arasındaki dövüş sahnesi ile yapılır. Her ikisi de zırhlarını kuşanmış olan bu iki kişi şehrin altını üstüne getirirler ve sonuçta elbette galip Iron Man olur. Artık Iron Man tüm Amerikan halkının merak ettiği bir kahraman olmuştur. Onun Tony Stark olduğuna dair dedikodular da başlamıştır. Bu söylentileri yalanlamak için yapılan basın toplantısında Stark anlık bir kararla Iron Man olduğunu açıklar ve film biter…

Acaba gerçekten biter mi? Marvel Studios’un The Avengers filmine doğru giden yolda her filmin son jeneriğinin sonrasına bir sahne koyması bir gelenek oldu adeta. Bu sahneler belki filmlere çok şey katmıyordu ama diğer filmlerle bağlantısının kurulması ve çizgi roman severlerin seveceği ayrıntıların verilmesi açısından önemli sahnelerdi. Iron Man’in sonunda gördüğümüz sahnede gölgelerin arasından çıkan bir figür olarak ilk kez Nick Fury’yi görüyor ve onun Avengers’dan bahsettiğini duyuyorduk. Bu sahneyi gören çizgi roman fanlarının heyecanlanmaması imkânsızdı.

Genel olarak filme baktığımızda Robert Downey Jr.’ın oyunculuğunun filme çok şey kattığını söyleyebiliriz. Karakteri ele alış biçimi, Tony Stark’ın yüksek egosu ve kayıtsız kişiliğini çok iyi yansıtıyordu. Karşımızdaki çizgi romandakinden biraz daha eğlenceli bir karakterdi belki ama kökenlerine ihanet etmeyen bir Tony Stark tiplemesi çıkmıştı ortaya. Gwyneth Paltrow da kendisini uzun zamandır görmediğimiz kadar hoştu Pepper Potts olarak. Kötü adam kontenjanında Jeff Bridges’in Obadiah Stane’i ise biraz sönük kalmıştı ama bu zaten Iron Man’in doğuşunu anlatan bir hikâye olduğu için ağırlığın onda olması normaldi. Jon Favreau’un dinamik yönetimi ve filmin başarılı senaryosu Iron Man’i iyi çizgi roman uyarlamaları arasına sokuyordu.

Bir de bu filmin The Avengers, serinin diğer filmleri ve çizgi romanlarla bağlantılarının bir kısmına bakalım:

  • Elbette jenerik sonrası sahnede Nick Fury’in gözükmesi en büyük bağlantı idi.
  • Clark Gregg’in canlandırdığı S.H.I.E.L.D. ajanı Coulson’u ilk kez bu filmde görüyorduk. Aynı karakteri daha sonra Iron Man 2, Thor ve nihayet Avengers’da da görecektik.
  • Yarbay Rhodes’un kullanılmayan zırhlardan birine bakıp “bir dahaki sefere” demesi onu bir sonraki filmde War Machine karakteri olarak göreceğimizin bir göstergesiydi. Nitekim öyle de oldu.
  • Bir sahnede Tony Stark’ın laboratuvarında Captain America’nın kalkanını görüyorduk. Bu sahne fark edildiği anda fanlar arasında hemen popüler oldu zaten.

Çizgi romanlarda Iron Man’in en büyük düşmanlarından biri Mandarin’dir. Her ne kadar filmde onu görmesek de terör örgütünün adı Mandarin’in her parmağındaki farklı yüzüklere atıf yaparcasına “The Ten Rings” idi. Üçüncü Iron Man filminde Mandarin’in kendisini görmeyi de bekliyoruz.

İncelemelerimiz 2008 tarihli The Incredible Hulk  ile devam edecek.

Not: The Avengers ülkemizde Yenilmezler adı ile gösterime girdi. Oysa biz çizgi roman tutkunları, onları İntikamcılar olarak tanıyoruz. Bu nedenle başlıkta ve yazıda İntikamcılar olarak kullandım. Ancak çoğunlukla İngilizceleri bilindiği için yazının içinde karakter ve film isimlerini bu şekilde kullanmayı tercih ettim. Bilginize.

Bu yazı, Gölge e-Dergi’nin Mayıs 2012 sayısında yayınlanan yazının gözden geçirilmiş bir bölümüdür.


Kategoriler

Arşiv

Twitter’da ben…

Blog Stats

  • 299.501 hits
Mart 2023
P S Ç P C C P
 12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  
Sinema Manyakları blog'u Hasan Nadir Derin tarafından hazırlanmaktadır.

%d blogcu bunu beğendi: