Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin bu yılki teması kadın idi. Bu tema kapsamında festivalde Ortadoğu’da Kadın başlıklı bir bölüm de yer alıyordu. Bu bölümde yer alan 5 filmden ikisini izledim. Bu seçki içinde yer alan yapımlardan Bir Ayrılık (Jodaeiye Nader az Simin / A Separation) filmini festival öncesinde vizyonda iken izlediğim için burada o filmden bahsetmeyeceğim ama tüm bu seçkideki en iyi film olduğunu hatta festivaldeki en iyi filmlerden biri olduğunu da belirtmeden geçmemem gerek. DVD’si de raflarda olan bu filmi kaçırmamalı.
Kaynak (La Source des Femmes / The Source):
Radu Mihaileanu’nun yeni filmi Kaynak, köylerine su getirmesi için erkekleri ikna etmeye çalışan, bunun için de seks grevine giden bir grup kadını anlatıyor. Dağdan su getirmek için çabalarken yolda düşüp yaralanan, çocuklarını düşüren kadınlar bir gün köye dışardan gelin olarak gelmiş Leyla’nın ve köyün görmüş geçirmiş kadınlarından birinin önderliğinden bunu bir gelenek olarak görmekten vazgeçip kocalarına baskı yapmaya başlıyorlar. Bunun için de köye su gelene kadar kocalarına yataklarını kapatıyorlar ve su gelene kadar seks yok diyorlar.
Bu özet akla Müjde Ar ve Şener Şen’in oynadığı Şalvar Davası‘nı getiriyor diyenler son derece haklılar. Adeta o filmin bir uyarlaması karşımızdaki. Üstelik bu aynı tema üzerinde izlediğim üçüncü film. Demek ki kadınların istediklerini yaptırmak için seks grevine gitmeleri teması evrensel bir tema. Burada işin içine bir aşk üçgeni de girmiş. Köye dışardan gelen Leyla zaten baştan beri pek sevilmezken bir de böyle bir hareketi örgütlemesi, sonra da eski sevgilisi olduğu ortaya çıkan bir gazetecinin köye gelmesi işleri iyice karıştırıyor. Neyse ki kocası onu gerçekten seviyor ve köyün açık görüşlü isimlerinden biri.
Film sadece su meselesi ile ilgilenmiyor, genel olarak kadın hakları üzerine de önemli şeyler söylüyor ve İslam dininin kadına bakış açısına da eğiliyor. Özellikle Leyla’nın köyün imamı ile karşı karşıya gelip Kuran’dan okuduğu ayetlerle onun ağzının payını verdiği sahne bu konuda gerçekten başarılı bir sahne idi.
Kaynak önemli bir konuyu ele alırken aynı zamanda eğlenceli olmayı da başaran bir film. Zaten Radu Mihaileanu’nun önceki filmlerinde de gördüğümüz bir özellikti bu. Genel olarak iyi bir olduğunu söyleyebileceğimiz Kaynak, zaman zaman öğreten adam moduna bürünerek vermek istediği mesajları seyirciye fazlasıyla dikte eden bir noktaya gidiyordu. Film için getirebileceğim en büyük eleştiri de bu açıkçası. Keşke durumu ortaya koyup bazı sonuçları çıkarmayı seyirciye bıraksaydı.
Peki Şimdi Nereye? (Et Maintenant, On Va Où? / Where Do We Go Now?):
Nadine Labaki, Karamel filminden sonra bir kez daha kadınları odağına aldığı bir film ile karşımıza çıkyor. Bu kez Ortadoğu’da bir köydeyiz. Köyde Müslümanlar ve Hristiyanlar bir arada yaşıyorlar. Filmin başında gördüğümüz kadarıyla her iki taraftan da genç insanlar savaşlarda kaybedilmiş. Kadınlar, kimdir nedir ayırt etmeden her iki taraftan kaybedilen gençlerin de yasını tutuyorlar. Neyse ki artık barış zamanı ve her ne kadar erkekler arasında hafif bir gerginlik devam etse de birlikte yaşamayı beceriyorlar.
Ne yazık ki dışarda barış çok uzun sürmüyor. Ama barışı isteyen kadınlar türlü türlü planlarla erkeklerin savaşa girmemesini sağlamaya çalışıyorlar. Bu kimi zaman köyün tek televizyonuna sabotaj düzenlemek ya da erkeklerin dikkatini dağıtmak için Rus hayat kadınları ile anlaşmak gibi eğlenceli planlar iken bazen iş bir annenin barış uğruna oğlunun ölümünü gizlemesi gibi trajik bir noktaya kadar gidebiliyor. Ama ufukta kaçınılmaz bir savaş görününce kadınlar köyün imamı ve papazını da ikna ederek son çare olarak bir başka plana başvuruyorlar.
Nadine Labaki senayosuna da katkıda bulunduğu filminde dans ve müziği de kullanıyor. Hatta bir ara film tümüyle bir müzikal olacakmış gibiydi ama bu yoldan kısa sürede vazgeçti. Böyle olunca bir kaç müzikal sahne film içinde biraz yama gibi durdu, belki de bu sahneler çıkartılsa daha iyi olurdu. Bunun dışında komedi-dram dengesini iyi tutturan başarılı bir yapımla karşı karşıyayız. Sinemasal açıdan daha iyi olabilirdi belki ama ele aldığı konu önemli. Son zamanlarda yaşadıklarımız düşünülürse birilerinin her şeye rağmen barış diyebilmesi, bunun için çabalaması gerek. Film bunu da ancak kadınların yapabileceğini savunuyor ki haklı da olabilir gerçekten. Ancak filmdeki kadar sağduyulu ve cesur kadınlar bulunursa elbette.
0 Yanıt to “Antalya Altın Portakal 2011 İzlenimleri – Ortadoğu’da Kadın: Kaynak, Peki Şimdi Nereye?”