Uçan Süpürge 2011 İzlenimleri – 7. Gün: Bir Zamanlar, Son Bir Hamle, Zefir

Bir Zamanlar (Vielleicht in Einem Anderen Leben / In Another Lifetime):

İkinci Dünya Savaşı sırasında Macar yahudilerinden oluşan bir grup kaçınılmaz kaderlerine doğru yol alırken aralarından bir kısmı yolda çıkan bir karışıklık sonrasında bir Avusturya köyünde mahsur kalırlar. Köy sakinleri bu yabancıları ilk başta nefretle karşılarlar. Sanatın insanlar üzerindeki gücünü hisseden bir opera sanatçısı, köyde bir opereti sergilemek üzere çalışmaya başlar ve bu konuda tutsak arkadaşlarından yardım alır. Bu operetin çalışmaları sırasında hem tutsaklar hem de köy halkı arasında farklı ilişkiler şekillenmeye başlar.

Bir Zamanlar, İkinci Dünya Savaşı ile ilgili izlediğimiz yüzlerce filmden bir yenisi. Açıkçası ufak tefek bazı farklılıklar ve finaldeki beklenmeyen hareket dışında çok da fazla bir yenilik vaad etmiyor. İzlemek bir kayıp olmayacaktır ama bu yazıyı yazarken bile filmin hafızamda bıraktığı izin ne kadar az olduğunu farkediyorum.

Son Bir Hamle (La Dernière Fugue / The Last Escape):

Noel yemeğinde bir araya gelen kalabalık bir aile. Anne, baba, üç çocukları, damatlar, gelinler ve torunlar. Belli ki uzun yıllardır ritüel olarak bunu tekrarlamaktalar. Ancak bir süredir baba parkinson hastasıdır ve artık belli ki son günlerini yaşamaktadır. Konuşmakta, yemek yemekte, üzerini değişmekte zorlanmakta, yapmak istediği hareketleri gerçekleştirmesi mümkün olmamaktadır. Masadan kalkmaya çalışırken düşmek ya da bir köşede uyuyup kalmak artık olağan durumlar haline gelmiştir onun için. Hastalığı daha da ilerlemesin diye hoşlandığı bazı yemekleri yemesi de yasaklanmıştır. Torunlarından biri dedesinin artık ölmesinin onun için daha iyi olacağını, aslında onun da bunu istediğini düşünür ve babasına da bu fikrini açar. Babası da bu duruma hak verince bunun yollarını aramaya başlarlar.

Son Bir Hamle, ele aldığı konu duygu sömürüsüne çok açık bir konu olmasına rağmen bu yöne kaymayarak doğru bir seçim yapıyor. Jacques Godin de parkinson hastası bir insanı başarılı bir şekilde canlandırıyor. Fiziksel özellikler bir yana, hastanın bir zamanlar çok kolaylıkla yaptığı günlük bazı işleri artık yapamamasının ve bunlar için yardım almak zorunda olmasının verdiği psikolojik çöküş çok başarılı olarak yansıtılmış. Ayrıca kadın-erkek ya da baba-oğul ilişkilerini irdelerken babanın otoritesini de sorgulayan alt metni de başarılı filmin.

Ancak kişisel olarak parkinson hastası baba figürü, yıllar yılı iç içe yaşadığım bir figür olduğu için objektif olarak değerlendirmemin ya da analiz yapmamın pek de mümkün olmadığı bir film oldu benim için. Bambaşka duygular içinde izledim filmi. Benzer deneyimler yaşamış insanların izlemesinin bir miktar zor olduğu söylenebilir.

Zefir:

Belma Baş’ın Zefir filmi uzun süredir çeşitli festivallerde gösterilen bir filmdi. Sonunda Fipresci ödülü aldığı Uçan Süpürge’nin kapanış töreni sonrası izleme fırsatı buldum (sonrasında bir kez yetmedi, bir defa da vizyonda izledim aslında). Peşin peşin şunu söylemeli. Kesinlikle hakedilmiş bir ödül. Zefir değil de şu film ödül alabilirdi diyebileceğiniz bir ya da iki film vardı zaten. Onlardan yana olanların da Zefir‘in ödülüne karşı çıkacağını düşünmüyorum.

Belma Baş’ın 2006 tarihli kısa filmi Poyraz da pek çok övgüler ve ödüller almıştı. Benim de çok beğendiğim bir kısa filmdi. Hemen hemen aynı kadro ile çektiği Zefir için bu filmin devamı denebilir. O filmde isimsiz bir kız çocuğunu canlandıran Şeyma Uzunlar, burada filme adını veren karakter. Hemen hemen tüm sahnelerde görünen Uzunlar, bu yaşında bile ne kadar iyi bir oyuncu kumaşı olduğunu gösteriyor. Henüz sadece bu iki filmde oynayan Uzunlar oyunculuk kariyerine devam etmeye karar verirse Türk sineması çok iyi bir oyuncu kazanabilir. Filmin diğer oyuncularından büyük bir kısmı da Baş’ın kendi ailesinden oluşuyor. Onlar da üstlerine düşeni yerine getiriyorlar. Anne rolündeki Vahide Gördüm ise zaten iyi bir oyuncu olduğunu bildiğimiz bir isim. Burada da bizi şaşırtmıyor.

Filmin konusuna gelince aslında öyle uzun uzun anlatılacak bir konusu yok. Yaz tatilini Doğu Karadeniz’de bir yayla evinde dedesi ve anneannesi ile beraber yaşayarak geçiren Zefir, büyük bir hasretle annesini beklemektedir. Bu arada yöreden çocuklarla oynamakta, doğa ile iç içe bir yaz geçirmektedir. Nihayet annesi geldiğinde ise aslında onu tamamen bırakacağını söylemeye gelmiştir. Ancak Zefir’in bunu kabul etmesi pek de kolay olmayacaktır.

Belma Baş tüm bu hikayeyi muhteşem doğa görüntüleri ile süsleyerek anlatıyor. Bunun yanında filmde bir kaç defa tekrarlanan temalar ve diyaloglar da var ki bunlar en başta çok anlamlı durmasa da filmin finalinde gerçekleşen olay ile bir anlam kazanıyor. Filmin gösterimi sırasında söz konusu olay olduğunda salonda bir hayret nidası koptu ve sonunda filmin sürpriz bir sonla bittiği yorumları yapıldı ama filmi zihninizde geri sardığınızda Baş’ın incelikli senaryosu ile adım adım bu finale doğru ilerlediğini görüyoruz. Neredeyse her sahne finale giden yola katkıda bulunuyor. Hatta filme yapımcı olarak destek veren ve sadece sesi duyulan Cem Yılmaz’ın söyledikleri bile başta bir yama gibi dursa da filmin ana teması ile çok ilintili aslında.

Film hakkında yapabileceğim iki ufak eleştiri var. Biri o muhteşem görüntülerle ilgili. Az sayıda da olsa bazıları tabloyu andıran güzel görüntüler olsun diye çekilmiş gibiydi. Bu anlamda Nuri Bilge Ceylan’ın ilk filmlerinde fotoğrafçı köklerinden kopamamış olmasını hatırlattı bana. Bir de Niyazi Koyuncu’nun ormanlık alanda şarkı söylediği sahne. Sanki abisine bir selam gönderme havası taşıyordu. Esasen şarkının sözleri de filmin temasına uzak değildi ama olmasa da olur dediğim bir sahne oldu.

Bu iki nokta dışında ağır temposuna rağmen tıkır tıkır işleyen çok başarılı bir film Zefir. Senenin en iyi Türk filmleri arasında rahatlıkla yer alabilir. Ne yazık ki bu yazı yazıldığı tarih itibariyle yaklaşık bir aydır vizyonda olmasına rağmen 2.500 seyirciye bile ulaşamamış. Halbuki çok daha fazla seyirciyi hakediyor.

0 Yanıt to “Uçan Süpürge 2011 İzlenimleri – 7. Gün: Bir Zamanlar, Son Bir Hamle, Zefir”



  1. Yorum Yapın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s




Kategoriler

Arşiv

Twitter’da ben…

Blog Stats

  • 301.306 hits
Mayıs 2011
P S Ç P C C P
 1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031  
Sinema Manyakları blog'u Hasan Nadir Derin tarafından hazırlanmaktadır.

%d blogcu bunu beğendi: